Uykumdan kulağıma dolan bir çığlık sesiyle sıçradım. Düzensiz hale gelen nefesimi kontrol altına almaya çalışırken elim istem dışı kalbimin üstüne gitti ne kadarda hızlı atıyordu. Az önce gördüğüm rüyayı anlamlandırmaya çalışırken mutfaktan gelen gürültülerle düşüncelerime ara verip yataktan kalkarak içeri girdim. Demir bir bira alıp sandalyede oturmuş gözlerini tahta zemine dikmişti. Geldiğimi duyunca bakışlarını kaldırıp bana baktı.
'' Benimle aynı şey yüzünden mi ayaktasın ? '' bunu söylerken adeta fısıldamıştı. Korkuyordu sanki vereceğim cevaptan. Oysaki ikimizde biliyorduk bu tarzdaki rüyaları asla boşu boşuna görmezdik özellikle rüyalarımız benzerse mutlaka altında yatan büyük bir şey olurdu. Bu şey bazen geçmişi bazen geleceği anlatırdı bize.
Karşısındaki sandalyeyi çekerek yavaşça oturdum. Masanın üzerindeki sigarayı yakarak derin bir nefes çektim içime. ''Ne gördün ?''
Bakışlarını yeniden zemine çevirip birasından bir yudum aldı.'' Sanırım geçmişi.''
Benimde içimde aynı his vardı yaşadığımı hatırlamadığım korkunç bir sahne gibiydi gördüklerim. Küçük bedenlerimiz eski bir depoya benzer tozlu bir yerde yükselen çığlıklarımız ve etrafımızda bizim bu acımızdan zevk alan bir grup adam. ''Kimdi onlar hatırlıyor musun ?'' diye sorduğumda başını usulca iki yana salladı.
''Kim olduklarına dair en ufak bir fikrim yok '' gözleri kararmıştı sanki içinde büyüyen ve ruhunu kemiren bir dert yumağı vardı. Aynı şey benimde içimi kemiriyordu.
'' Bu böyle olmaz Demir gerçekleri öğrenmemiz lazım.'' dediğimde bana bakarak kafa salladı.
'' Zor olacak ama biliyorsun değil mi ?'' diyerek birasındaki son yudumu aldı. Gördüğümüz rüyaların ana nedenini anlamanın tek yolu bir büyüydü. Bu büyüyü yapabilecek tek kişi ise ormanın derinliklerinde yaşayan Damien isimli bir büyücüydü. Ona gitmek insanın kendine yapabileceği en büyük kötülüktü aslında ama şuan için başka bir çözüm yolu da yoktu.
Damien'ın ormanın derinliklerindeki evinin önüne gelince derin bir nefes aldık. Buraya her gelişimizde Damien büyüsünü yapmak için birimizi seçerdi ve seçtiği kişiyi büyük bir fiziksel acı beklerdi. Gerçeklerle yüzleşecektik ve bu korkunç gerçekleri kabul edebilecek miydik yoksa kaçacak mıydık? Bu bilinmezlik yüzünden içimde bir sıkıntı vardı ama bir yandan da merak ediyordum gerçekleri öğrenmek için ne kadar çok mücadele etsekte ne kadar acı çeksekte ne kadar kaçsakta öğrenmek için yapacağımız her şeyi yapacaktık. Damien'ın kapısını çalarken gözlerim kapalı olarak dua ettim gerçekleri öğrenirsem onları kabul edebilecektim ve hayatıma devam edebilecektim. Kapı gıcırtılı bir şekilde açılınca düşünmeyi bırakıp gözlerimi açtım. Uzun sıska vücuduyla karşımızda dururken yüzünde kötücül bir bilgelikle bizi süzdü. 'Benim sevgili ikizlerim bende sizi bekliyordum içeri girmez misiniz ? ' diyerek yana çekildi ve eliyle bize içeriyi gösterdi.
Damien'ın evi karanlık ve korkunçtu .İçerideki ağır baharat ve çiçek kokusu tanıdıktı. Tavana kadar uzanan kitaplıkta kalın bir toz tabakası oluşmuştu. Koltuğun karşısındaki orta sehpanın üstünde duran açık kitaplar ve içerisinde ne olduğunu anlayamadığım iki kase sıvı bizim geleceğimizi bildiğini gösteriyordu. Şuan konuşmam gerekiyordu bunun farkındaydım ama bütün vücudumu bir titreme almıştı aşırı gergin hissediyordum kalbim çok hızlı atıyordu ve midem bulanmaya başlamıştı.
' Neden burada olduğumuzu bildiğini görüyorum.' sessizliği bozan Demir olmuştu. Damien sıska vücudunu Demirden yana çevirerek dişlerini gösterecek şekilde genişçe gülümsedi.
'Sevgili Demir elbette ki biliyorum ve size yardımcı olmaktan mutluluk duyarım' Damien o komik yarı fransız aksanıyla yavaşça konuşurken ayağa kalktı ve Demir'e elini uzattı. ' Neden bu sefer sen bana yardımcı olmuyorsun bakalım rüyanızın sebebi neymiş. Demir sesli bir nefes alarak ayağa kalktı ve Damien'ım karşısında durdu.
' Başla hadi.'
Damien bu sözün üzerine masanın üzerindeki içeceği alarak Demir'e uzattı. 'İç bunu eski dostum.' Bütün bunlar olurken benim kalbimin atışı iyice hızlanmıştı ellerim titriyor nefes almakta zorluk çekiyordum. İstem dışı yukarı aşağı hareket eden bacağımın üstüne elimi koyarak derin bir nefes almaya çalıştım. Demir Damien'ın elinden kaseyi alarak tek dikişte içip masaya koydu. Bunu yapmasıyla acılı bir ses çıkararak geriye yalpalaması eş zamanlı olmuştu. Damien elini demirin alnına koyup iteleyerek koltuğa yeniden oturmasını sağladı. Hangi dilde olduğuna tam olarak emin olmadığım bir şeyler mırıldanırken Demir giderek daha fazla acı çekiyor gibi gözüküyordu. Demir acı içinde kıvranırken dönüşmeye başlayan tırnaklarını koltuğa geçirdi. O bütün bunları yaşarken benimde gözüm kararmaya başlamıştı kendimi bayılacak gibi hissediyordum. Demir ise giderek daha hızlı soluk alıp veriyordu. Vücut ısısının artmaya baladığını görebiliyor ve hisediyordum. Dönüşümün etkisiyle Demir'in birkaç bel kemiği gürültülü bir şekilde kırılınca acı içinde çığlık atarak iki büklüm oldu. Onu izlerken nefesim kesiliyordu sanki. Damien hızlı bir şekilde masanın üzerindeki sembol ve sözcüklerle dolu başka bir kitabı alarak Demir'in üstüne tuttu. Demir'in acısı azalırken dönüşümü de geri çekiliyordu.Damien ise Demir'e acımasız bir şekilde bakarak sinsi bir şekilde gülümsedi. Dönüşümlerini kontrol altına öğrenmelisin sevgili Demir yoksa ikinizide .. ' Sözünü tamamlamadan önce bana baktı ' Çok zor zamanlar bekliyor.'
Damien bunları söylerken bende kendi acıyan kemiklerimi ve gerilen kaslarımı rahatlatmaya çalışıyordum. Kontrolü elimde tutmalıydım Damien benimde dönüşmeye başladığımı anlarsa duymak istediklerimizi bize anlatmazdı.Son bir kez derin bir nefes aldıktan sonra Damien'e döndüm.' Seni dinliyorum nedir bu rüyaların sebebi ?'
Damien masanın üstündeki kaseyi alıp bana uzattı. 'İç bunu, senin için de faydalı olacak.' diyerek gülümsedi. Anlamaz gözlerle ona bakıyordum. Bakışımı Demir'e çevirdiğimde oturduğu koltukta acıdan sızmış olduğunu gördüm. Bunu yapmaya korkuyordum ama Damien'in bakışları başka bir seçeneğim olmadığını söylüyordu. Titreyen ellerimle kaseyi alıp tek dikişte içtim. Acı bir tat vardı ama hemen ardından tat alma duyumlarımın kaybolduğunu ve ruhumun ağırlaştığını hissettim. Damien elini alnıma koyarak beni rahatlatmaya çalıştı. 'Rüyaların sebebi geçmişiniz. İkizler olarak bir arada doğdunuz ama ayrı ayrı yetiştirildiniz. Geçmişinizdeki travmalar ve acılar ile yüzleşmeniz gerek. Ancak bu yolculukta size yardımcı olmak için buradayım.' dedi.
Ne anlama geliyordu bunlar ? Kenidimi bildim bileli Demir ile birlikteydim bir an bile ayrılmamıştık .Ayrı ayrı yetiştirildiniz derken ne demek istiyordu? Damien'in sözleri karşısında sessizce oturuyordum. Demir ise hızlı nefesler almaya devam ederek yarı baygın bir halde koltukta yatıyordu bu yolculukta ona da yardım etmem gerektiğinin farkındaydım ama ilk önce bu gerçekle benim yüzleşmem gerekiyordu.
****
Nihayet eve geldiğimizde Demir kendini çimlere bıraktı. Damien'ın ona tam olarak ne gösterdiğini bana söylememişti. Yeniden sinirlenmeye balşladığını görebiliyordum.'Neler olduğunu bana anlatmayacak mısın ?' dediğimde sinirle bana döndü.
'Sen o yalancıya gerçekten inanıyor musun ?'
Damien'ın mesajının açık ve gerçek olduğuna şüphe yoktu ama Demir bunu kabul etmekte zorlanıyordu ben sadece Demir ile farklı farklı yetiştirildiğimiz gerçeğini kabul edemezken onun bizim hakkında daha fazla şey bildiği ve bunu kabul edemediği açıktı.
'Ne gösterdi o sana Demir ?' diye tekrar sorduğumda sinirli bir şekilde gülerek ayağa kalktı.'Sana dediklerimi duymuyor musun.' bağırırken yeniden dönüşüm geçirmek üzere olduğunu görebiliyordum.Acıyla kısık sesli bir şekilde inlerken dişlerini sıktı.
'Demir, lütfen kendinle mücadele et. Seninle beraber buradayım, seni koruyacağım ve sana yardım edeceğim.' diye yalvardım. Ancak Demir dönüşümün etkisi altında olduğu için beni duymuyor ve kontrolü kaybediyordu ruhunun giderek daha fazla karadığını görebiliyordum. Yanına gitmeye çalışırken kendimi kontrol etmekte zorluk çekiyordum, çünkü benimde kemiklerim acımaya kaslarım gerilmeye başlamıştı. Demir'i koruma altına almaya çalışırken, kendimin de kontrolünü kaybetmemek için mücadele ediyordum. Demir olduğu yerde çömelince tırnaklarını toprağa geçirdi kendini toprakta çimlere gömdükçe, kontrolünü kaybetmeye devam ediyordu. Kurt öfkesi içinde olduğu için, kemikleri sızlıyor ve kasları geriliyordu. Damien'ın ona gösterdiği gerçekleri kabul etmekte zorluk çekiyordu ve bu duygusal yoğunluk onun dönüşümünü daha da kötüleştiriyordu. Acı içinde inliyor ve içten içe kendine söyleniyordu: "Neden böyle oldu? Neden bizi bu kadar kötü bir geçmişle yüzleştirmek zorunda? Neden Damien bize gerçekleri ancak böyle açıklıyor? "
Sonunda, acılarının artmasıyla, Demir kontrolünü kaybetmek üzereydi.
DEMİR'İN GÖRÜŞÜNDEN
Acı artık dayanılmaz bir boyuta gelmişti. Daren karşımda çaresizlik içinde bana bakıyordu. Onunda dönüşüm yaşamaya başladığını ama bunu kontrol altına almaya çalıştığını görebiliyordum ama bu benim için çok zordu.
O büyücünün bize gösterdikleri şu ana kadar yaşadığımızı sandığımız her şeyin yalan olduğu anlamına geliyordu. Damien' in söylediğine göre Daren ve ben o yetimhanede asla yan yana getirilmemiştik. Aynı yeteneklere sahip olmamıza rağmen farklı insanlar tarafından büyütülmüştük. Daren otoriter ve sert olmasına karşın anaç bir kadın tarafından büyütülürken beni ise saf kötülükten oluşan bir katil büyütmüştü. Yıllarım onun eziyetleri ve işkenceleri ile geçmişti. Beni insan öldürmeye zorlamış içimdeki canavarı elleriyle büyütmüştü. Benden Dareni'i ödürmemi isteme noktasına geldiğinde ise çoktan onun köpeği haline gelmişim. Daren ile karşı karşıya geldiğimde onu öldüresiye dövmüş fakat son darbeyi vurmamışım ancak o zaman dank etmiş kafama onun benim kardeşim olduğu. İşte o gün yetimhanedeki herkesi öldürüp Daren'i kaçırmışım. Damien'in gösterdiğine göre ise yaratıcım olan o adam yeniden peşime düşmüştü. Daha kötüsü ise Damien bana da her şeyi tam olarak göstermediğini açıkça belirtmişti .
Daren'in beni sarmasıyla düşünmeyi bırakıp ona baktım.'Demir bana bak sesime odaklan lütfen.' ağlamaklı bir ses tonunda konuşurken başımı salladım. Yapamıyordum. Kemiklerim son kez şiddetli bir şekilde kırıldığında çığlık atarak kendimi yere bıraktım. Birkaç saniye sonra gözlerimi açtığımda kurt formumdaydım zihnimde yankılanan tek ses ise birilerini öldürmem gerektiğiydi
DEMİR'İN GÖRÜŞÜNDEN
Ormanın derinliklerine doğru koşarken beynimde sesler yankılanıyordu. Daren'i öldürmek üzereydim ! Güçsüz bedenini ellerimin arasına almıştım . Hem de neden ? O adam yüzünden .O benden istedi diye bunu yapacaktım az kalsın. Aklımda hala devam eden bir çok soru vardı. O adam benden neden istemişti bunu? Bana hatırlayamadığım başka neler yaptırmıştı? Zihnimizi silip yerine Daren ile beraber büyüdüğümüzü kim koymuştu? Zihnimde bu sorular yankılanırken aldığım bir insan kokusuyla sağa doğru dönüp koşmaya başladım. Zihnim koyu bir karanlık tarafından ele geçirilmişti sanki.
Koku beni kendine doğru çekiyordu sanki ilerledikçe koku daha da yoğunlaşıyordu. Sırtı bana dönük geniş omuzlu bir adam ağaca yaslanmış oturuyordu. Elinde bir bıçak vardı ve diğer elindeki tahta parçasını o bıçakla sivrileştiriyordu. Öldürme isteğim bir anda yok olmuştu şuanda tek isteği ona yakından bakabilmekti. Çalıların arasından ilerleyerek sessizce ona yaklaştım.
' Yalnız gelmeni beklemiyordum Demir.' bir an afallamıştım. Benimle mi konuşuyordu? Hayır bu saçmalıktı benimle konuşuyor olamazdı. 'Evet tam olarak sana seninle konuşuyorum.' diyerek arkasını döndü ve ayağa kalktı. Tam olarak benim olduğum yere bakıyordu.' Çık oradan Demir.' Evet kesinlikle benimle konuşuyordu. Yavaşça sindiğim çalılıklardan kalkarak ona baktım. Oda direkt olarak gözlerimin içine bakıyordu.' İnsan formuna girmeyecek misin? '
Tetikte kalmaya devam ederek ona doğru bir adım attım. Zihnine odaklanarak 'Böyle iyi.' dediğimde gülmüştü.
' Benim kim olduğumu ve neden burada olduğumuzu merak ettiğini görebiliyorum.' Bakışlarını elindeki ucu sivri tahta parçasına bakarak birkaç saniye onu elinde çevirdi.' Sana bunu anlatacağım. Ama bunun için öncelikle benim istediğim koşulların sağlanmış olması lazım.' Bunu demesiyle elindeki şeyi bana fırlatması eş zamanlı olmuştu. Ben daha ne olduğunu anlamadan o şey karnıma saplanmış vücuduma korkunç ötesi bir acı veriyor aynı zamanda ruhumu ağırlaştırıyordu. Görüş açım kararmaya başlamıştı. Olduğum yere çökerken son gördüğüm bana doğru acımasız bir gülümsemeyle gelişiydi.
Siluetin yaklaştığını hissettim. Adımları sessizce yaklaşıyordu, bedenim acı içinde kıvranırken, zihnim netleşmeye başladı. "Kim olduğunu söyle!" diye haykırdım, sesim hırsla doluydu, içimdeki öfkeyle birleşmişti.
Karşılığında, gizemli kişi sadece gülümsedi. "Seninle ilgili bir şeyler anlatmak istiyorum. Bana katıl ve gerçeği göreceksin," dedi, sesi sakin ve tehdit doluydu.
Kendimi yerden zorla kaldırırken içimde bir savaş başladı. Gitmek mi, kalmak mı? Bilinmezlik, içimi kemiriyordu. Gözlerim karardı, bedenim zayıflıktan titriyordu, ama içimde bir ateş vardı, bir kararlılık.
"Gitmeyeceğim," diye haykırdım, sesim zayıflamıştı ama kararlıydım. "Senin oyununa gelmeyeceğim. Ben kendi kaderimi seçerim!"
Aniden insan formuna döndüm, bedenim hala acılar içindeydi ama içimdeki öfke ve kararlılık daha da güçlenmişti. Karnımdaki tahtayı çıkarıp yere fırlattım, acıyı yok etmek için dişlerimi sıktım. Karşısındaki adama doğru atıldım, onu etkisiz hale getirmeye kararlıydım.
Ancak, adama doğru yürüdüğümde, gizemli bir güç hissettim. Yürüyüşüm yavaşladı, adım adım geri çekiliyordum. Adamın gözleri benimkinden farklıydı, derinlikleri karanlıklarla doluydu. Onun gücü beni adeta emiyordu, bedenim güçsüzleşiyor, zihnim kararıyordu.
Birkaç adım daha atmak istedim, ancak bir şey beni durduruyordu. Korku ve belirsizlik içinde, kendimi zorlayarak durdum. Bu savaşta yenilgiyi kabul etmek zorunda mıydım? Yoksa daha fazla mücadele etmeli miydim?
Kendi içimde bir savaşın ortasında, bir karar vermem gerekiyordu...
Adım adım yürümeye başladı, her adımı sanki bedenimden bir parça koparıyordu. Güçsüzlüğüm arttıkça karşımdaki adamın gizemli gücü daha da belirginleşiyordu. Arabasına doğru sürüklenirken, zihnim uykulu bir bulanıklığa gömüldü. Arabada yol alırken, etraftaki konuşmaları duyuyordum, ama kelimeler anlamsız bir gürültüye dönüşüyordu. Kendime gelmeye çalışıyordum, fakat bir türlü gerçeklikle bağlantı kuramıyordum. Zihnim, uyanık bir kabusun içinde kaybolmuş gibiydi. Gerçekliğin sınırlarında zorlanırken, içimde bir yerlerde bir çıkış arıyordum.
68Please respect copyright.PENANAV4Fl2kIBUD
Arabanın hızı arttıkça, içimdeki kaos daha da derinleşti. Arabanın içinde, zaman ve mekanın sınırlarında kaybolmuş gibiydim. Gözlerim kapalıymış gibi hissediyordum, ama aynı zamanda etrafı hissediyordum, duyuyordum. Anlamsız kelimeler ve sesler birbirine karışıyordu, gerçeklikle bağlantım giderek zayıflıyordu.
Birdenbire, arabanın içinde bir durgunluk hissedildi, motor durdu, sessizlik hakim oldu. Gözlerimi açtığımda, bulanık bir manzara beni karşıladı. Dışarıya baktığımda, tanıdık olmayan bir yerdeydik. Her şey bulanıktı, net değildi.
Birdenbire, arka koltuktan gelen bir ses dikkatimi çekti. Karşımızdaki adam, bir şeyler söylüyordu, ancak kelimelerin anlamı belirsizdi. Gözlerimi ona çevirdiğimde, yüzündeki ifade bir gizem perdesi gibiydi, anlamak imkansızdı.
Kendimi bir rüyanın içindeymiş gibi hissediyordum, gerçeklikle rüya arasında bir yerde sıkışıp kalmıştım. Ne olduğunu, nerede olduğumu anlamaya çalışırken, içimde bir endişe ve merak belirdi. Bu bilinmezliklerin içinde, bir cevap arayışına kapılmıştım.
İki koluma giren adamlar beni bir kulubenin içine soktuktan sonra yumuşak bir kanepenin üstüne bıraktılar. Adam, kulübenin içinde yürürken onun her hareketini izlemeye çalışıyordum. Bedenim, karanlık bir bulutun altında eziliyormuş gibi hissediyordum.
"Demir" dedi adam, sesinde soğuk ve keskin bir bıçağın yansıması vardı."Hatırlıyor musun? Geçmişimizi, bir zamanlar birlikte başardığımız şeyleri "Kafam karışıktı, anılarım parçalanmış durumdaydı her kelimesinde bölük pörçük anılar zihnimde canlanıyordu.
''Evet" diye yanıt verdim, sesim titriyordu.''Seninle geçmişte tanıştığımızı hatırlıyorum''
Adamın gözlerinde bir karanlık parlıyordu, derinlikleri anlamlandıramadığım bir bilinmezlikle doluydu.''Başka ?'' Sesi düşük bir tonla titriyordu.''Başka bir şey yokmu hatıladığın ?'' Ses tonundan benden çok şey bildiği belli oluyordu.O benim hakkımda benden çok şey biliyordu.
Kulübedeki atmosfer gerilmişti. Adamın sert bakışları ve soğuk ses tonuyla birlikte, içerideki gerginlik artıyordu."Demir" dedi adam, sesindeki soğukluk beni ürpertiyordu. "Seninle hesaplaşma zamanı geldi. Ne durumdasın? Geçmişimizi, bir zamanlar birlikte yaptıklarımızı hatırlamıyor musun?"
Kafam karışıktı, anılarım parçalıydı, ama onun çağrıştırdığı bir şeyler vardı.İçimde yükselmeye başlayan öfke sürekli gidip gelen zihnimin etkisiyle dahada arttı.Birşeyler yapmalıydım.
"Benim seninle bir bağım yok!" dedim, sesimde bir öfke yansıması vardı. ''Geçmişi bilmek istemiyorum, seninle de uğraşmak istemiyorum.Ne yaşanmış olursa olsun umrumda değil!''
Adamın yüz ifadesi değişti, sakinlik yerini bir hınç ve düşmanlığa bıtaktı. "Seninle oyun oynamak istemiyorum Demir" dedi, sesindeki ton keskindi. "Ama eğer gerçekleri görmek istemiyorsan o zaman bunu zor yoldan halledeceğim "
Bu sözleri beni dahada sinirlendirmişti.İçimdeki volkan gibi patlamaya hazırdı.
''Bana hiçbir şey yapamazsın'' dedim tehditkat bir gülümsemeyle.
Adamın gözlerinde bir öfke patlaması belirdi, onunla aramızdaki gerilim artıyordu. Sanki bir savaşın ucunda birbirimizi alt etmek için hazırdık.
"Seni zorlayacağım, Demir" dedi adam arka cebinden parlak sivri bir bıçak çıkararak."Ve sen de benden kaçamazsın."
Bu tehdit dolu sözlerden sonra aramızdaki mücadele da daha güçlüydü.İçimde bir ateş yanıyordu ona karşı koymaya hazır koyu karanlık bir güç benliğimi ele geçirmeye başlamıştı.
Adamın elindeki korurken, tehlike daha da artırmıştı. İçimdeki öfke, karanlık bir güce dönüşüyordu, ama aynı zamanda bir karanlık da belirleniyordu. Bu adam tehdidine boyun eğmeyecektim, ona karşı koymak için hazırladım.Adrenalin bütün bedeenimi sararken zihnim yavaş yavaş netleşiyordu.
"Bana...hiçbir şey...yapamazsın.." diye bağırdım yerimden kalkmaya çalışırken.''Benimle oynamayı düşünme!"
Adamın gözlerindeki öfke renkleri daha da belirginleşti, bıçağı daha sıkı kavrayarak tehditkar bir şekilde gülümsedi. Aramızdaki mesafe giderek azalıyordu aramızdaki savaşın atmosferi tüm kulübeyi kaplamıştı.
"Seninle oynayacağım Demir" dedi, sesindeki soğukluk beni derinden etkiliyordu. "Ve sen benden kaçamazsın. Artık zamanı geldi, gerçekleri öğreneceksin ,sonrada ölmek için bana yalvaracaksın ''
Benim içimdeki karanlık güç, adeta bir fırtına gibi yükseliyordu. Kendini kontrol etmeye çalışıyordum, ama içindeki öfke, aklımı bulandırıyordu.Kemiklerim acıyordu.Dönüşümün başladığını hissediyordum.Kendime hakim olmaya çalışarak derin bir nefes aldım şuan sırası değildi.
Gözlerim kararlılıkla parladı, vücudum savaşa hazırdı. "Seninle yüzleşeceğim" dedim, sesimde bir meydan okuma vardı. "Ama benimle oynayamazsın. Gerçeklerin ne olduğunu göstermek mi istiyorsun, gel ve göster!"
Adamın durumundaki bir karmaşa belirdi, şaşırmış gibi görünüyordu. Belki de beklemediği bir tepkiyle karşılaşmıştı ama ben kararlıydım burada nasıl bir oyun dönüyorsa dönsün kazananı ben olacaktım.
Adam, bıçağıyla bana doğru adım attı, tehditkar bir gülümsemeyle.Bıçağı bana doğru salladığında hızlı bir hamleyle ondan kurtulup elindeki bıçağı kaparak odanın öteki ucuna fırlatttım.''Seni paramparça edeceğim.'' diyerek ona doğru sert bir yumruk geçirdim.Yumruğumun etkisiyle geriye yalpalarken dişlerimi ve pençelerimi çıkararak ona doğru bir adım attım. Ancak, adım adım yaklaşırken, etrafımızda tuhaf bir enerji dalgası hissetmeye başlamıştım birdenbire, etrafımızda beni saran bir güç hissettim.
Karşımdaki adamın yüzünde bir değişiklik belirdi, gözlerindeki öfke ve hırs daha da belirginleşti. Aniden, bedenimde garip bir acı hissettim, kaslarım sıkışıyor, bedenim kıvranıyordu. Bir şeylerin ters gittiğini hissediyordum, güçlü bir varlık beni zayıflatıyordu.
Acı içinde kıvranırken, karşımdaki adamın gücünü hissettim. Özel güçleri vardı, bedenimdeki acıyı artıran ve beni etkisiz hale getiren güçlü bir enerjiye sahipti. Zihnimi bulanıklık kapladı, vücudumun her hücresinde acı hissediyordum.
Gözlerim karardı, bedenim güçsüzlükten titriyordu. Karşımdaki adam, zaferin tadını çıkarırken, ben acı içinde çaresizce kıvranıyordum. Bedenim güçsüzlükten adeta yerlere serilmişti, içimdeki öfke ve kararlılık ise bir karanlıkta kaybolmuştu.
Sonunda, bedenim güçsüzlükten adeta yerlere serilmişti, içimdeki öfke ve kararlılık ise bir karanlıkta kaybolmuştu. Karşımdaki adam, zaferin tadını çıkarırken, ben acı içinde çaresizce kıvranıyordum.
Adam, yere düşmüş ve acı içinde kıvranan bedenime yaklaştı. Gözlerinde hâlâ bir öfke parıltısı vardı, ama şimdi daha kontrollü görünüyordu."Daha fazla direnmenin bir anlamı yok, Demir," dedi, sesinde bir soğukluk ve hınç vardı. "Gerçekleri kabul etmekte zorlanıyorsun, ama artık kaçamazsın."Gözlerimde hâlâ bir direniş vardı, ama bedenim acı içinde çaresizce kıvranıyordu. Adam, bana yaklaşarak devam etti.
Daha fazla direnmenin bir anlamı yok, Demir," dedi, sesinde bir soğukluk ve hınç vardı.'' Herşey benim istediğim şekilde olacak.''
Var gücümle direnmeye devam ediyordum ama bedenim acı içinde çaresizce kıvranıyordu. Adam, bana yaklaşarak devam etti: "Benim kim olduğumu ve neden burada olduğunu öğrenmek istiyorsun, değil mi? İşte gerçek: Ben, senin geçmişinim. Senin yarattığın bir yansıma, karanlık bir mirasım."
Bu sözlerle birlikte, parçalanmış birkaç anı daha zihnime doluştu.Net olmayan binlerce şey vardı ama adamın sözleri beni derinden sarsmıştı.
"Sen, benim yaptığım bir hata değilsin," diye karşı çıktım, sesimde hala bir inat vardı. ''Saçmalıyorsun !'' Adamın yüzünde bir alay ifadesi belirdi. "Kendime yalan söylemeyi bırak, Demir," dedi, sesinde keskin bir ton vardı. "Sen, karanlığın bir parçasısın. Ve artık kaçamazsın."
Bu sözlerle birlikte, etrafta gizemli bir atmosfer oluştu, kulübenin içi hafif bir titremeyle sarsıldı. İçimdeki karanlığı ve gerçekleri kabul etme zorluğuyla yüzleşiyordum.
Aniden, kulübenin kapısında bir gürültü duyuldu.Kapı yavaşça açıldı ve içeriye birisi girdi. Gözlerim şaşkınlıkla kapının doğruca önünde duran kişiye çevrildi. O an, zaman durmuş gibiydi.. Daren, karşımda duruyordu!
68Please respect copyright.PENANAFOeGHpH8hc
68Please respect copyright.PENANArbeHzS0nmj
68Please respect copyright.PENANAGSsslmJ2MD