Mystic Falls' un geleneksel davetlerinden biri olan Kurucular Balosu'nda bir kenara çekilmiş şampanyamı yudumlarken bir yandan da dans eden çiftleri izliyordum. Keşke evde kalsaydım diye geçirdim içimden. Son zamanlarda her şey fazlasıyla karmaşıktı ve benim kesinlikle kendimle baş başa kalmam gerekiyordu. Ama abim Damon, partiye katılmam konusunda oldukça ısrarcı davranmıştı. Ne de olsa biz yani Salvatorelar da kasabayı kuran ailelerden birinin soyundan geliyorduk. Ki 100 yıldan uzun bir süredir vampir olduğumuzdan kasabanın kurucularından olan soydaşımız babamızdan başkası değildi.178Please respect copyright.PENANAo4qZfEniPa
Aslında normalde Damon' ın zorlamalarına kolayca karşı koyabilirdim ama bu gece bir yanım da partiye katılmak istemişti. Belki O'nu yine görürdüm. Klaus Mikaelson'ı… Kasabaya adımını attığı ilk andan itibaren ortalığı birbirine katıp planları uğruna neredeyse eski arkadaşı olan diğer abim Stefan' ı bizden koparacak olan adamdan etkilenmem doğru muydu ? Eh, eğer 100 yıldan fazla süredir yaşıyorsanız hayatınızda biraz eğlenceye ve riske ihtiyaç duyuyorsunuz sanırım. Hem, hadi ama Salvatore ailesinde şimdiye dek en kötü seçimleri yapanlar sevgili abilerim olmuştu. Bence benim de hala bir şansım vardı. Arkalarını toplamak gitgide sıkıcı hale gelmeye başlamıştı üstelik.
Kadehim neredeyse boşalmak üzereyken arkamda duran birinin varlığını hissettim. Dönüp bakmaya fırsat bulamadan Klaus' un İngiliz aksanını duydum, "Senin gibi güzel bir kızın tüm eğlenceyi kenardan izlememesi gerekirdi." Yanıma geldiğinde ona baktım, "Bu gece pek keyfim yok. Hem zaten dansa davet eden de olmadı." dedim omuzlarımı silkerek, "Sanırım boştakiler de benden korkuyor." Son cümleyi söylerken sesimde duyduğum hayal kırıklığını Klaus' un fark etmemesini umdum. Derin bir iç çekti, "Ortak bir noktamız varmış gibi görünüyor." "Görünüşe göre öyleymiş…" Gözlerim yeni kız arkadaşı ile dans eden eski erkek arkadaşım Dean' e takıldı. İnsan olan kusursuz kız arkadaşıyla… Birkaç ay önce kasabada vampir avcıları tarafından kurulan tuzak nedeniyle ben ve abilerimin de dahil olduğu bir grup kişinin vampir olduğu açığa çıktığında beni terk etmişti. Oysa uzun süredir ilk kez kalbimin attığını hissetmiştim. Damon, kasaba halkının gerçek kimliğimizi unutması için vampirlere özgü, karşınızdaki kişinin sizin istediklerinizi yapmasını sağlayan telkini kullanarak bizi kurtarmıştı. Ama ben Dean' in en azından benden ayrıldığını hatırlıyor olmasını istemiştim. Canım çok yanmıştı ama aşık olduğum adam benim gerçek kimliğimden nefret ederken ne anlamı vardı ki ? Eninde sonunda tekrar öğrenmesi gerekecekti. Ve o zaman onu bırakmak benim için çok daha zor olacaktı. Birlikte ne kadar da mutlu gözüküyorlardı. Belki de ben o hayata asla sahip olamayacaktım.
Gözlerimin dolmaya başladığını hissettiğimde tüm ilgimi kadehime yönelttim. "Sana yeni bir içki getirmemi ister misin ?" diye sordu Klaus. Oysa ben hala yanımda olduğunun bile farkında değildim. "Aslında benim biraz hava almaya ihtiyacım var." Bu gece buraya gelmemem gerektiğini biliyordum… "Nasıl istersen." Elimdeki boş kadehi bir kenara bıraktım ve kendimi dışarı attım. Merdivenlere oturdum, parti içerideydi bu yüzden burası sessizdi. En azından şimdilik… Gözlerimi kapatıp temiz havayı içime çektim. Akşam rüzgarı yüzümü yalarken gözümden iki damla yaş süzüldü. Vampir olduğunuzda duygularınızı kapatabilir, sanki hiç var olmamışlar gibi hayatınıza devam edebilirdiniz ama ben duygularımın benimle olmasını seviyordum. Her ne kadar bazen kalbime birçok küçük cam parçası batıyormuş gibi hissettirse de… Bir yanım hala insan olmayı özlüyordu. Ayrıca Stefan'ın iki ay önce duygularını kapattığında dönüştüğü adamın abim değil de tamamen bir yabancıya dönüşü, deliler gibi aşık olduğu Elena' dan bir anda ayrılışı ve Damon ile bana sırtını dönüşü verdiğim kararın doğruluğunu bana bir kez daha kanıtlamıştı.
Bir hışırtı duyduğumda kafamı çevirip baktım, Klaus beni izliyordu. "Beni mi takip ediyorsun sen ?" dedim gözyaşlarımı görmemesini umarak. Sesim istediğimden de sert çıkmıştı. "Sen öyle birden ayrılınca… Yanlış bir şey söylediğimi düşündüm." "Hayır, senin söylediklerinle bir ilgisi yoktu. Yani sadece düşüncelerimin bir kısmını sesli söyledin o kadar." "Oturabilir miyim ?" "İstiyorsan… Ne zaman bu kadar nazik bir adam oldun ki sen ?" "Ah, bu acıttı canım !" dedi gülümseyerek, "İstediğim zaman çok nazik bir beyefendiye dönüşebilirim." "Sana patlamak istememiştim." "Önemi yok. Ben de canım yandığı zamanlarda saçma şeyler yaptım." Gülümsedim, "Sanırım bir ortak noktamızı daha bulduk." "Öyle görünüyor." dedi gülümseyerek, "Bu arada seni ağlatan gerçekten bensem…" Ağladığımı görmüştü… "Yok, bir an dans pistinde eski bir tanıdığı gördüm de. O yüzden oldu." "Hah, tahmin edeyim : Aşık olduğun bir tanıdık mıydı bu ?" "Hı hı…" "Vampir olmadığına dair bir tahminde daha bulunacağım." "Bu da doğru. Vampir olduğumu öğrendiği an arkasına bakmadan çekip gitti. Belki de haklıdır. Ama ne bileyim, Elena bir insan olarak her iki abime de aşık olabildiyse başkaları da olabilir diye ummuştum." dedim dudaklarımı ısırarak. Klaus, uzanıp elimi tuttuğunda içimde bir şeylerin kıpırdadığını hissettim. Başımı kaldırıp loş ışıkta parıldayan koyu mavi gözlerine baktım. "Gerçek aşk, kim olduğuna ya da ne olduğuna önem vermez. Doğru kişiyi bulduğunda her ikinizin de tek önemsediği şey burasının söylediğidir." dedi kalbimi işaret ederek. "Bu konuda deneyimli gibisin." dedim yavaşça. "Sadece beni olduğum halimle sevecek birini arıyorum, o kadar." dedi gözleri bir anlığına dudaklarıma kayarken.
ns 15.158.61.12da2