Arius, dünyaya yetim olarak gözlerini açtı. Babası, uzaylılarla iletişime geçtiği için Adalet Sarayı tarafından bir gün öldürülmüştü. Arius’un annesi, tüm bunları biliyor olmasına rağmen, hayatını oğluna adamıştı. Kadın, oğlunu her zaman gölgesinden bile sakınarak büyütmüştü. Oğluna olan sevgisi ve ona verdiği eğitim, Arius’un yaşına göre fazlasıyla zekice bir çocuğa dönüşmesine neden olmuştu. Ancak bu durum, Adalet Sarayı'nın dikkatini çekmişti. Kadın, kocasının geçmişini saklamak ve oğlunu korumak için sürekli kaçmak zorunda kalıyordu.
Arius’un annesi, geçmişin gölgelerinden kaçarken, oğlunu elinden alacak kadar güçlü bir tehlikeyle karşı karşıya olduğunu çok geçmeden fark etti. Adalet Sarayı, kadını ve oğlunu yakalamak için her yolu denemişti. Arius, sokaklarda annesinin koruyucu kanatları altında büyüdü. Ancak bu büyüme, ona ne çocukluğunu, ne de herhangi bir güvenli limanı sundu. 43Please respect copyright.PENANA1gn7tXvv0C
43Please respect copyright.PENANA0Zh5py6UmV
43Please respect copyright.PENANAQ8t78CAHms
Gece vaktiydi. Soğuk ve karanlık sokaklarda, bir çocuk ve annesi köhne bir binanın köşesine saklanmıştı. Kadın, bir an için etrafına baktı ve oğlunu kucaklayarak hafifçe fısıldadı:
Anne: “Arius… sakın bir şey söyleme. Ne duyarsan duy, ne görürsen gör… sakın kıpırdama, tamam mı? Bu gece bitecek… sadece sabret.”
Arius, o an annesinin gözlerine baktı. Gözlerindeki korkuyu görüyordu. Küçük ellerini sıkıca annesinin eline doladı ve başını hafifçe salladı. Ancak içindeki huzursuzluk büyüyordu.
Annesinin sesi titriyordu, ama kararlıydı. Onu korumak için her şeyi yapardı, bunu biliyordu. Ama Arius’un anlayamadığı bir şey vardı: Neden bu kadar korkuyorlardı? Neden hep saklanıyorlardı? Annesi bunları açıklamamıştı, ama o gece her şey değişecekti.
Adalet Sarayı’nın silahlı adamları sokakta belirdiğinde, kadının yüzündeki umut tamamen silindi. Maskeli adamlar yaklaştıkça, Arius’un kalbi hızla çarpmaya başladı. Her adımda daha da küçülüyor, annesinin eteklerine sığınıyordu.
Bir an… bir patırtı koptu. Kapılar sertçe açıldı ve her şey bir anda oldu. Maskeli adamlar içeri daldı, annesini çekip aldılar. Kadın, oğluna doğru dönerek son bir kez baktı. O bakış, Arius’un hayatı boyunca hatırlayacağı bir bakıştı.
Anne: “Arius, seni seviyorum… Oğlum.”
Annesinin bu son sözleri, çocuğun zihnine kazınmıştı. Ardından her şey bulanıklaştı. Kadını yere ittiler, çığlıklar yükseldi. Arius, donmuş bir şekilde izliyordu. Sesler kesildiğinde, annesi hareketsizce yerde yatıyordu. Gözlerinden yaşlar süzülüyordu, ama o hâlâ hareket edemiyordu. O kadar korkmuştu ki, ne olduğunu anlamaya çalışırken sadece zihninde yankılanan bir soruya tutundu:
Arius (içinden): “Anne, neden? Neden beni bırakıyorsun? Ben de mi öleceğim?”
Vücudu korkuyla titriyordu, ama gözleri hep annesinin cansız bedenindeydi. Onu çekip götürmek istediler, ama yapamadılar.43Please respect copyright.PENANAikwal8KyQp
43Please respect copyright.PENANAbSwLDvmK6b
43Please respect copyright.PENANAlmlPmWZGZU
Bir süre sonra Adalet Sarayı, çocuğu öldürmeme kararı aldı. Masum olduğu ve yaşının küçük olduğu düşünülerek bir yetimhaneye gönderildi. Olaylardan birkaç gün sonra Arius, soğuk bir yetimhane odasında yapayalnızdı.
O yıl boyunca, hiçbir çocukla konuşmadı, oyun oynamadı. Yemek vaktinde sessizce tablosunu alır, köşede yerdi. Uyumadan önce tek yaptığı, annesinin öldüğü geceyi hatırlamaktı. Yatarken gözlerini kapattığında hep o anı tekrar yaşıyordu.
Bir gün, öğretmenlerden biri yanına yaklaştı. Kadın, Arius’un sessiz ve içe kapanık hâline dikkat etmişti. Eğilerek, yumuşak bir sesle konuştu:
Öğretmen: “Arius… bir şeye ihtiyacın var mı? Eğer istersen, benimle konuşabilirsin. Sana yardım etmek isterim.”
Arius, öğretmene dönüp baktı, ama hiçbir şey söylemedi. Bakışlarında sadece bir boşluk vardı. Kadın, çocuğun yaşadığı acıyı hissedebiliyordu, ama ne yapacağını bilmiyordu. Sessizliği bir süre koruduktan sonra, Arius yavaşça başını eğdi ve fısıldadı:
Arius: “Kimse beni anlayamaz.”
Bu sözler, kadının içini burktu. Ama Arius’un başka bir şey söylemeyeceğini anladı. Çocuk, kendisini tamamen dış dünyadan koparmıştı. Tek düşündüğü, annesinin o gece neden öldürüldüğüydü.
Yetimhanede kaldığı süre boyunca, Arius için dünya durmuş gibiydi. Gözlerini kapattığında annesinin “Seni seviyorum” dediği o anı tekrar tekrar görüyordu. Annesinin ölümü, onun hayatında kapanmayan bir yara olarak kalmıştı.
Yetimhanedeki çocuklar, Arius’la iletişim kurmaya çalışsa da, o hep mesafeli durdu. Bir çocuk, ona yaklaşarak gülümsemeye çalıştı:
Çocuk: “Hey, neden hep yalnızsın? Gel biraz oynayalım.”
Arius, çocuğa baktı, ama hiçbir şey söylemedi. Başını çevirip uzaklaştı. Çocuk, onun neden böyle davrandığını anlayamıyordu, ama Arius için bu dünyanın anlamı tamamen silinmişti. Hayat, onun için artık bir oyun değil, bitmek bilmeyen bir yalnızlıktı.43Please respect copyright.PENANANo3Y5RgcYo
43Please respect copyright.PENANA8AfuI5LjLR
43Please respect copyright.PENANAQ5aPkoLCGF
Yetimhanenin soğuk koridorları, Arius için artık alışıldık bir manzaraydı. Ancak bir gün, her şeyin değişeceği o ziyaret gerçekleşti. Valeria, her zamanki gibi yetimhaneye gelmiş, çocukların arasında gezinirken Arius’u fark etmişti. Gözleri, diğer çocuklardan çok farklıydı. Hüzünle karışık bir boşluk… içinde sakladığı bir şeyler vardı.
Valeria, bir süre Arius’u uzaktan izledikten sonra yanına oturdu. Sessizce ona baktı, sonra gülümseyerek konuşmaya başladı.
Valeria: “Merhaba, Arius. Ben Valeria. Sanırım sık sık buraya geldiğimi fark etmişsindir, değil mi?”
Arius, gözlerini Valeria’ya çevirdi ama cevap vermedi. Yine de bu kadının yaydığı sıcaklığı hissetmişti. İlk kez birinin yanında bu kadar güvende hissediyordu. Bir süre sessizlik oldu. Valeria sabırla bekledi, sonra nazikçe devam etti:
Valeria: “Biliyorum, konuşmak zorunda değilsin. Ama ben seni dinlemek isterim. Belki bir gün anlatmak istersin.”
Arius, yüzünü hafifçe eğip, fısıldar gibi bir sesle konuştu:
Arius: “Annem... öldürüldü.”
Valeria, bu cümlenin ağırlığını hissetti. Kalbi sıkıştı ama duygularını belli etmemeye çalıştı. Nazik bir ses tonuyla sordu:
Valeria: “Bunu bana anlatmak ister misin? Belki biraz rahatlamana yardımcı olur.”
Arius başını iki yana salladı. Gözleri yere sabitlenmişti. Ama Valeria, onun içinde bir şeylerin çözülmeye başladığını fark etti.
Bir süre konuşmadan oturdular. Valeria, Arius’un yanında kalıp ona alışması için zaman verdi. En sonunda, Arius göz ucuyla Valeria’ya baktı ve fısıldadı:
Arius: “Annem beni severdi. Ama koruyamadı. Çok korkuyorum... Hep yalnız kalacağım diye.”
Valeria’nın gözleri doldu ama bir kez daha güçlü olmaya çalıştı. Eliyle nazikçe Arius’un omzuna dokundu.
Valeria: “Hiçbir çocuk yalnız kalmamalı, Arius. Seni buradan çıkarmak istiyorum. Evimde bir yerin var, benimle gelir misin?”
Arius bir an duraksadı. Gözlerinde şaşkınlıkla umut arasında gidip gelen bir ifade vardı. Hiç kimse ona böyle bir teklif yapmamıştı. Derin bir nefes aldı ve Valeria’nın yüzüne baktı.
Arius: “Neden? Neden ben?”
Valeria gülümsedi, gözleri sevgiyle doluydu.
Valeria: “Çünkü bir çocuğun sevgiye ihtiyacı olduğunu biliyorum. Ve çünkü senin gözlerinde, hayatta bir şansı hak ettiğini görüyorum.”
Bu sözler Arius’un içinde bir şeyleri kırmış gibiydi. Hafifçe başını salladı ve ilk kez birinin teklifine “evet” demiş oldu.43Please respect copyright.PENANAYucFpAprRj
43Please respect copyright.PENANAnfUDYFGGlP
43Please respect copyright.PENANAz5FvkB4EWe
Valeria, Arius’u evine götürdüğünde, her şeyin hemen kolay olmayacağını biliyordu. Kocası başlangıçta bu fikre sıcak bakmamıştı. Arius da bunu fark etmişti. Ama o, Valeria’nın yanında olduğu sürece huzurluydu.
Bir akşam, Arius, Valeria’nın kocasının yanına oturdu. Sessiz bir anın ardından konuşmaya başladı.
Arius: “Biliyorum, benim burada olmamı istemiyorsunuz. Ama ben yine de mutluyum. Ailemi kaybetmiş olsam da... en azından bir aileniz var. Bu size yeterli olmalı.”
Bu sözler Valeria’nın kocasını derinden etkiledi. O gece, Arius uyuduktan sonra odasına gitti ve sessizce onun yanına oturdu. Eliyle saçlarını nazikçe okşadı ve mırıldandı:
Valeria’nın Kocası (Arthur): “Bu yaşında bana çok şey öğrettin, evlat. Ama bir konuda yanılıyorsun... Sen bu ailenin bir parçasısın.”
Valeria’nın kocası o günden sonra Arius’a karşı tavrını değiştirdi. Artık ona gerçek bir baba gibi davranıyordu.43Please respect copyright.PENANAPYDo46H2xS
43Please respect copyright.PENANAHPaYVQslKw
43Please respect copyright.PENANAdGYO2buXuJ
Arius, Valeria ve ailesiyle geçirdiği iki yıl boyunca kendini onların bir parçası gibi hissetmeye başlamıştı. Bu süre zarfında Valeria, Arius’un özel bir yeteneği olduğunu fark etti. Onun babasından geçen mavi ateş gücü vardı.
Bu yeteneği geliştirmek ve Arius’a daha iyi bir gelecek sağlamak isteyen Valeria, onu kendi çalıştığı özel okula kaydettirdi. Ancak okulda, Arius geçmişi yüzünden zor zamanlar geçirdi.
Zorbalıklara rağmen Arius, derslerine odaklanmayı seçti. Her seferinde kendini kanıtladı ve sınıfın en başarılı öğrencisi oldu. Ama bu başarı, onun içinde hâlâ taşıdığı yalnızlığı gidermeye yetmiyordu.
Valeria, Arius’un yanına oturup ona sarıldığında, sık sık şu sözleri söylerdi:
Valeria: “Unutma, kim ne derse desin, sen çok değerlisin. Benim için, bizim için...”
Arius, gözlerinde minnet dolu bir ifadeyle Valeria’ya bakardı.
Arius: “Teşekkür ederim... Anne.”
Bu basit ama güçlü kelime, Valeria’nın kalbini doldurur, ona tüm çabalarının karşılığını hissettirirdi.43Please respect copyright.PENANA1vbLDgEmnt
43Please respect copyright.PENANAcQPG3KVfOW
43Please respect copyright.PENANAIeRs0vEKt9
Valeria, Arius’un okulda zorbalığa maruz kalmasına dayanamadı. Bir gün, durumu çözmek için okul müdürüyle konuşmaya karar verdi. Ancak müdür, zorbalık yapan çocukların kraliyet ailesinden olduğunu, bu yüzden cezalandırılamayacaklarını veya okuldan atılamayacaklarını söyledi.
Valeria, bu adaletsizliğe karşı sessiz kalmadı ve müdürle uzun bir tartışma yaşadı. Ama sonuç alamadı. Hayal kırıklığı içinde eve döndüğünde Arius’la bu durumu konuştu:
Valeria: “Üzgünüm, seni okula yazdırdım ve orada da sorunlarla karşılaşıyorsun.”43Please respect copyright.PENANA1QGw6etQPm
Arius: “Bu senin sorunun değil. Ben bunlara katlanabilirim. Artık kendime bakabilecek olgunluğa sahibim. Böyle durumlar beni asla incitemez.”43Please respect copyright.PENANA6SikztDh6G
Valeria: “Sen cidden inanılmaz bir çocuksun… İyi ki senin annenim.”
Valeria, Arius’un bu güçlü duruşuyla gurur duysa da, içten içe onun daha fazla acı çekmesine dayanamazdı. Bu yüzden okuldan ayrılmaya ve Arius’u da okuldan alarak ona evde eğitim vermeye karar verdi.43Please respect copyright.PENANA5RIsNdgzba
43Please respect copyright.PENANA30AFFjcl4N
Gücün Sırlarını Keşfetmek (2. BÖLÜM)
Valeria, Arius’un sahip olduğu eşsiz gücün önemini biliyordu. Onu gelecekteki tehlikelere karşı hazırlamak için, ailesiyle birlikte Arius’a özel bir eğitim programı başlattı. Mavi ateşin sırlarını anlaması ve bu gücü kontrol edebilmesi için ona rehberlik etmeye başladı.
Bu süreçte sadece eğitimle değil, sevgi dolu anılarla da dolu bir hayat yaşamaya başladılar. Ailecek yaptıkları geziler, doğum günü kutlamaları, oynadıkları oyunlar ve geceleri anlatılan masallar, Arius’un yeni ailesiyle olan bağını güçlendirdi. Valeria ve ailesi sayesinde Arius, geçmişteki travmalarını yavaş yavaş geride bırakıyor, mutlu bir çocukluk deneyimi yaşıyordu.
Ancak, annesinin öldüğü anın hatırası zihninden silinmiyordu. Bu anı, onun derinlerinde bir yerde bir yara gibi duruyordu. Her ne kadar Valeria’nın sevgisi bu yarayı iyileştirmeye yardımcı olsa da, Arius geçmişin ağırlığını tam anlamıyla silemiyordu.43Please respect copyright.PENANAdVaCpfu8IW
43Please respect copyright.PENANAbvQiRJNheH
Bir gün, Arius evin girişinden gelen yüksek sesleri duydu. Merakla kapıya doğru yöneldiğinde, Valeria’nın önünde tanıdık askerlerin durduğunu gördü. Bunlar, annesini öldürenlerin giydiği zırhları taşıyan askerlerdi.
Arius’un içinde bir şeyler kırıldı. O korkunç anılar birdenbire zihninde canlanmıştı. Vücudu istemsizce titremeye başladı ve adeta taş kesildi. O anda, küçük bir çocukken yaşadığı o korku dolu hisleri tekrar yaşamaya başlamıştı.
Valeria’nın cesur duruşunu izlerken, içindeki korku Arius’u esir aldı. Her ne kadar müdahale etmek, Valeria’yı korumak istese de, yapamıyordu. Çünkü vücudu donmuş gibiydi, hareket edemiyor, sadece olanları izliyordu.
Valeria: “Evimden uzak durun! Bu aileye zarar vermenize izin vermeyeceğim.”
Valeria’nın kararlı sesi yankılanıyordu, ancak askerler tehditkâr bir şekilde ilerlemeye devam ediyordu. Arius, korkuyla dolu gözlerini Valeria’ya dikti. Annesinin cesurca kendisini savunduğu anlar gözlerinin önünden geçti. O anda, geçmişte annesini koruyamadığını ve aynı trajediyi tekrar yaşamak üzere olduğunu hissetti.43Please respect copyright.PENANAVBormMe0YO
43Please respect copyright.PENANARyff2TSxwt
Valeria, ailesini korumak için her şeyi göze almıştı. Eski evlerinden ayrıldıktan sonra, saklanacak güvenli bir yer bulmak giderek zorlaşmıştı. Yaşadıkları bölgedeki her yer didik didik aranıyordu. İnşaatı tamamlanmamış, terk edilmiş bir binada buldukları sığınak ise onların son umudu olmuştu.
Valeria, yaşanacak savaşın kaçınılmaz olduğunu biliyordu. Ancak savaşma kararı sadece bir anne olarak değil, Arius’un geleceği için verilmişti. Bir gece kocasına olanları anlattı ve planını açıkladı. Valeria’nın amacı, gerekirse hayatını feda ederek Arius’u güvenli bir şekilde kaçırmaktı.
Valeria: “Arius’un hayatı her şeyden önemli. Eğer gerekirse onları oyalayacağım, ama o kurtulacak.”43Please respect copyright.PENANAc0bror3Z5g
Arthur: “Ama bu değmez… Hadi ama, o üvey bir çocuk! Onun için hayatını riske atmaya değer mi?”43Please respect copyright.PENANAD9J9oS9rP8
Valeria: “O sıradan bir çocuk değil. O, trajik geçmişine rağmen dimdik ayakta duran bir çocuk. Üstelik bana annelik duygusunu tattıran kişi. Onu kaybetmeyi asla göze alamam. Ya bana katılırsın ya da git. Eğer gidersen seni koruyacaklar, başına bir şey gelmeyecek.”
Bu sözler, Valeria’nın kararlılığını ve Arius’a olan sevgisini açıkça ortaya koyuyordu. Kocası, bir süre düşündükten sonra eski bir anıyı hatırladı. Arius’la yaptığı bir konuşmada onun kararlılığını ve olgunluğunu fark etmişti. Sonunda kararını verdi:
Arthur: “Tamam, ben de sonuna kadar sizinleyim. Seni ve Arius’u yalnız bırakmayacağım.”43Please respect copyright.PENANAUqj39uwrSU
43Please respect copyright.PENANAgtvCDyLEkN
Kısa Bilgi : Arthur, Valeria'nın çocukluktan beri tanıdığı kişidir. Onun ilk ve son aşkıydı.43Please respect copyright.PENANAJYZH6OQQZC
43Please respect copyright.PENANAlf7TduWua1
Valeria, Arius’un geçmişine dair her şeyi ona anlatmanın zamanı geldiğine karar verdi. Bir gece Arius’la baş başa konuşarak, ailesinin başına gelenleri detaylarıyla açıkladı. Annesinin ölümünü, babasının nasıl bir insan olduğunu ve bu olayların neden sonuçlandığını bir bir anlattı.
Arius, her şeyi dinlerken içinde biriken öfke bir volkan gibi patladı. Gözlerinden yaşlar süzülürken sesini yükseltti:
Arius: “Babamın amacı neydi bilmiyorum, ama ondan nefret ediyorum! O kadar çok NEFRET EDİYORUM Kİ! Hem annemin ölümüne sebep oldu, hem de benim bu boktan hayatı yaşamama! ÜSTELİK ŞİMDİ DE SİZİN BAŞINIZI BELAYA SOKUYOR. ONDAN NEFRET EDİYORUMMM!!!”
Arius’un bu patlaması, içinde birikmiş travmaların ve bastırılmış duyguların bir yansımasıydı. Valeria, onun bu öfkesini anlıyordu ve ona sarılarak sakinleşmeye çalıştı.
Valeria: “Anlıyorum, Arius. Ama bu öfkenin seni ele geçirmesine izin vermemelisin. Sen bambaşka birisin, güçlü birisin. Bu dünyada adalet yerini bulmasa bile, senin bir gün her şeyi değiştirebileceğine inanıyorum.”43Please respect copyright.PENANA2I4H6Wx4VW
Valeria ve ailesi, olası bir saldırıya karşı hazırlık yapmaya başladı. Valeria, rüzgar gücüyle hem savunma hem de saldırı taktikleri geliştirdi. Kocası, fiziksel güç ve strateji konusunda Arius’a destek oldu. Arius ise kendi mavi ateş gücünü daha iyi kontrol edebilmek için sürekli çalışıyordu.
Ancak Valeria, Arius’a sadece fiziksel güçle değil, aynı zamanda zihinsel dayanıklılıkla da kendini koruması gerektiğini öğretiyordu.
Valeria: “Gücün ne kadar büyük olursa olsun, zihnin kontrolsüzse hiçbir işe yaramaz. Korkuların seni ele geçirdiği zaman, hatırla: Seni seven insanlar var ve onların gücü senin içinde.”
Arius, bu sözlerden etkilenmişti, ancak geçmişine dair duyduğu öfke ve nefret hâlâ kalbindeydi. Önlerinde büyük bir savaş vardı ve Arius, bu savaşta annesinin kendisi için her şeyi yapmaya hazır olduğunu biliyordu.43Please respect copyright.PENANA4UgWtDYOGH
43Please respect copyright.PENANAvCcZfClpTV
Döngünün İçinde: Valeria ve Arius’un Mücadelesi (3. Bölüm)43Please respect copyright.PENANA0MrqZVGAw1
43Please respect copyright.PENANAuNaTgy86YV
Kapının ardında duran Adalet Sarayı askerleri, Valeria’nın korkularını gerçeğe dönüştürmüştü. Uzun zamandır bu anın geleceğini biliyordu, ancak oğlu gibi gördüğü Arius’u koruma içgüdüsü her şeyin önüne geçmişti. Bir anne olarak savaşa hazırdı.
Valeria: “Arius suçlu değil! O sadece bir çocuk.”43Please respect copyright.PENANAPfdmqSYrsN
Askerlerin lideri, Valeria’nın sözlerine kulak asmadan sert bir şekilde konuştu:43Please respect copyright.PENANAc1wxagJLVg
Asker Lideri: “Bu çocuğun geçmişi karanlık. Babası, uzaylılarla iletişim kurarak yasaları çiğnedi ve onun gücü de bu kirli bağlantıdan geliyor. Adalet Sarayı, onun kontrol altına alınmasını emrediyor.”Arius, içeriden olanları duyuyordu. İlk başta korkmuştu, ancak Valeria’nın sakin ve kararlı duruşu ona cesaret verdi. Yıllardır Valeria’dan sadece güç eğitimi değil, hayata dair her şeyi öğrenmişti. Duygularını kontrol etmeyi, sorumluluk almayı ve en önemlisi kendi değerine inanmayı Valeria sayesinde kavramıştı.Bir adım attı ve Valeria’nın arkasında belirdi. Gözleri kararlıydı, korkusunu yenmişti.43Please respect copyright.PENANAAhjydXDKsZ
Arius: “Eğer beni almanız gerekiyorsa, alın. Ama şunu bilin ki sizin adalet dediğiniz şey, benim ailemi hedef alarak hiçbir zaman doğruyu yansıtmadı.”43Please respect copyright.PENANAEFLGrnR9sS
43Please respect copyright.PENANAbRqsH4rhQz
Bu sözler, Valeria’nın yüreğini gururla doldurdu. Ancak bir anne olarak, oğlunun teslim olmasına asla izin veremezdi. Rüzgarın sesi yükselmeye başlamıştı; Valeria’nın gücü harekete geçmişti. Evin çevresinde soğuk bir rüzgar dolaşıyor, askerleri şaşkına çeviriyordu.43Please respect copyright.PENANAzJRUXSWt62
Valeria: “Hayır, sizi onunla asla bırakmayacağım. Eğer Arius’u almak istiyorsanız, önce beni geçmek zorundasınız!”Askerler, Valeria’nın ciddi olduğunu anlamıştı. Hızla silahlarına davrandılar, ancak Valeria, rüzgar gücüyle onları geri püskürttü. Sıcak ve soğuk rüzgarların birleşimiyle yarattığı saldırılar, askerleri çaresiz bırakıyordu.
Valeria, gücünü kullanarak askerleri geçici olarak etkisiz hale getirdi. Arius’u kucakladı ve babasının da yardımıyla evin arka tarafındaki gizli çıkıştan hızla uzaklaştılar. Valeria, ailesini korumak için bir kez daha yer değiştirmek zorunda kalmıştı.
Ancak bu kaçış, Valeria için kolay olmayacaktı. Artık Adalet Sarayı’nın gözü tamamen onların üzerindeydi. Müdürün gönderdiği rapor ve Arius’un gücüne dair bilgiler, Saray’ın daha fazla kaynak ayırmasına neden olmuştu. Arius’un sadece ailesi için değil, dünya için de bir tehdit olduğuna inanılıyordu.
Bir yandan Valeria, oğlunun ve ailesinin güvenliği için sürekli yer değiştirmek zorunda kalırken, diğer yandan Arius’un geçmişine dair daha fazla bilgi edinmeye çalışıyordu. Babasının uzaylılarla bağlantısının ve bu gücün kaynağının ne olduğunu öğrenmek istiyordu.
Valeria: “Bu gücün kaynağını anlamadan, Arius’u koruyamayız. Onları yenmek için her şeyi öğrenmeliyiz.”43Please respect copyright.PENANAQRR1pGmdyS
Arius: “Ama bu, sadece daha fazla sorun yaratacak. Nereye gidersek gidelim, bizi bulacaklar. Belki de kaçmak yerine yüzleşmeliyiz.”43Please respect copyright.PENANAogTYCi7ti5
Valeria, Arius’un olgun ve kararlı duruşuna hayran kalsa da, bu kararın bir çocuk için ne kadar ağır olduğunu biliyordu. Ancak hem Valeria hem de Arius, ne pahasına olursa olsun birlikte savaşmaya kararlıydı.43Please respect copyright.PENANALb0fy7yiIi
43Please respect copyright.PENANAnnjMyxSl3I
Arius, Valeria ve kocasının huzurlu yaşam alanında, artık yalnızca içindeki karanlıkla değil, aynı zamanda geçmişin ağırlığıyla da savaşıyordu. Yavaşça, ama kararlılıkla, ölümün peşini bırakmasını sağlamak için bir karar almıştı: O, kendini ve ailesini koruyacak, başkalarının yardımına gerek duymayacaktı. Bu yalnızca fiziksel bir koruma değil, ruhsal ve duygusal bir güçlenişti. Artık yalnızca hayatta kalmak için değil, sevdiklerini gerçek anlamda korumak için de mücadele edecekti.
Bir gün, gizemli bir kadın, Aria, kasabaya geldi. Kimse onun kim olduğunu ya da buraya nasıl ulaştığını bilmiyordu. Ancak Valeria’nın kocası, kadının gelişiyle şaşkınlık içinde onu izledi. “Sen kimsin ve burayı nasıl buldun?” diye sordu, gözlerinde temkinli bir ifade vardı.
Bilinmeyen kadın, sakin bir şekilde gülümsedi. “Benim adım Aria, Valeria’nın yakın dostuyum,” dedi. Sesi, geçmişin yüküyle dolu olsa da bir yandan da şefkat ve güven taşıyordu.
Valeria uyuyordu. Valeria’nın kocası, onu uyandırarak, “Onu tanıyor musun?” diye sessizce sordu.
Valeria, gözleri şaşkın bir şekilde açıldı. “Ciddi misin? Aria sen misin?” diye bağırarak kadına doğru koştu ve ona sarıldı. Ardından, endişeyle gözlerine bakarak, “Burada olmamalısın. Bizimle iletişimin olduğu görülürse, öldürülme ihtimalin bile var,” dedi.
Aria, Valeria’nın endişelerini derinlemesine anlıyordu. “Yaşadıkların için üzgünüm. Ama size yardımcı olmaya geldim. Yanımda bir kaç erzak da getirdim,” dedi.
Valeria’nın kocası, yavaşça başını sallayarak, “Tam da evden buraya getirdiğimiz erzaklar bitmişti. Sen gerçekten bir kahramansın,” dedi.
Aria, etrafta biraz daha sohbet ettikten sonra, dikkatini Arius’a çevirdi. Arius, odanın bir köşesinde oturmuş, endişeyle bir şeyler düşünüyordu. Aria, onun yanına oturdu ve derin bir nefes alarak ona döndü. “Demek, sen Valeria’nın karnından çıktın ha?” diye sordu. “Ona fiziksel olarak benzemesen de, zekan ve duygusal derinliğin konusunda tamamen aynı gibisin.”
Valeria, Aria’nın söylediklerine gülümseyerek yanıt verdi. “Hey, o benim öz çocuğum değil. Sadece üvey oğlum. Ama evet, bana benzediği doğru. Sonuçta, onu ben yetiştirdim.”
Aria, Valeria’nın sözleri karşısında şaşkınlıkla başını salladı. “Demek üvey bir çocuk için bunca şeyi atlattın. Sen gerçekten harika bir insansın, Valeria. Bu dünya senin için fazla. Sen bir kahramansın.”
Arius, bir an düşündü ve ardından içtenlikle gülümsedi. “O sadece kahraman değil. O kesinlikle en iyi anne,” dedi, sözlerini derin bir duyguyla.
Valeria’nın gözleri, Arius’un bu sözleriyle daha da yumuşadı. Aria, kadim bir dost ve güvendiği biri olarak, sonunda Valeria’nın ailesiyle arasındaki bağları daha da güçlendirmişti. Bu, yalnızca bir ailenin, sevdiklerinin değil, aynı zamanda dünyaya karşı verdiği bir mücadelenin de sembolüydü.43Please respect copyright.PENANAuyXNyGCyJs
43Please respect copyright.PENANAkNVP7CT4Fg
Alevlerin Ardında: İntikam ve Kararlılık (4. Bölüm)43Please respect copyright.PENANAq54h1IUbXJ
43Please respect copyright.PENANAR5E4EEl0Wt
43Please respect copyright.PENANAReJFX9elmc
Aria, Adalet Sarayı tarafından yakalanmadan önce, tüm bu olayların tam ortasında yer alıyordu. Bir süredir, Valeria ve ailesine gizlice yardım eden Aria, her adımında büyük bir tehlike altındaydı. Ancak, o gün, onu izleyen gizli gözler, sonunda onu ve ailesinin saklandığı yeri bulmuştu. Gerçekten de, Aria’nın harekete geçmeden önce, her şeyin kontrol altında olduğunu düşündüğü bir an vardı. Ama ne yazık ki, karanlık gölgeler bir şekilde onların peşindeydi.
Valeria'nın Kocası, Arthur, Aria’nın gelişini ilk fark eden kişi olmuştu. "Aria, burada olmamalısın!" dedi korku dolu bir şekilde. "Bizi bulacaklar!" Endişeyle ekledi, ama Aria'nın yüzündeki kararlılık her şeye rağmen onu sakinleştiriyordu. "Bizi bulmalarına gerek yok, ben onları oyalayacağım. Siz ise buradan güvenle çıkın," diyerek cesaret verdi.
Aria, Valeria ve kocasının bir süre dinlenmesi ve toparlanması için getirdiği erzakları yerleştirirken, Valeria'nın kocası bir kez daha ona baktı ve "Neden bunu yapıyorsun, Aria?" diye sordu. "Her şeyin sona ermesi yakın, biz bile güvenli değiliz. Senin için çok tehlikeli."
Aria'nın yüzünde, Valeria'nın kocası Arthur’a yönelik bir gülümseme belirdi. "Bunu yapıyorum çünkü bu, sizin için doğru olan şey. Aria burada kalamaz, ama size yardım etmeyi borçluyum," dedi ve gözlerinde bir kararın, bir yükün işareti vardı. "Yardımınız olmadan buraya gelemezdim."
Bir süre sonra, gizli tehlike nihayetinde devreye girdi. Adalet Sarayı’ndan gelen ajanlar, Aria’yı bulmak için oldukça kararlıydılar ve sonunda onu köşeye sıkıştırmayı başardılar. Aria, Valeria ve ailesi için elinden geleni yaparak, gizliliği sağlamaya çalıştı, ancak artık son sınırdaydı.
Adalet Sarayı’ndan gelen adamlar, Aria’yı bağlamadan önce, onun gözlerindeki kararlılığı fark etmişlerdi. Birden, "Hadi, seni götürüyoruz," dediler ve Aria’nın ellerini bağlayıp, ağzına bir bant taktılar. Bu, onun son direnişiydi. Ardından onların saklandığı yere götürerek hepsinin gözü önünde şunlar yaşanacaktı;
"Arius, seni bulacağız," dedi Aria, gözleriyle Valeria’ya doğru bakarak. "Buna engel olamayacaklar." Bunlar, belki de Aria’nın son sözleriydi. Her ne kadar bağlansa da, umutsuzlukla mücadele etmedi, sadece görevini yerine getirmeye devam etti.
Valeria, o an her şeyi hissetti: Aria’nın yakalanışı, ailenin en karanlık noktasına doğru gittiğini gösteriyordu. Derin bir acıyla ama aynı zamanda intikam kararlılığıyla içinden bir şeyler kırılmaya başlamıştı. Ancak ne olursa olsun, Valeria'nın yüreği bir savaşa hazırdı.43Please respect copyright.PENANAgq26FQHOB9
43Please respect copyright.PENANAbDFoaw1Ete
Sonrasında ise, Adalet Sarayı’nın baskısı hızla arttı. Aria, Valeria ve ailesine yaklaşan büyük tehlikeyi engellemek için vermiş olduğu son savaşı kaybetmişti. Adalet Sarayı'nın komutanı, Aria'yı acımasızca öldürmeden önce, tüm bu durumu kendi lehine çevirmeyi planlıyordu. Aria’nın gözleri, ölümle karşı karşıya olmasına rağmen, son bir kez bile olsa, Valeria’nın ailesine olan sadakatini hatırlatan bir ışıkla parlıyordu. Ancak bu umut, silah sesinin ardından karanlığa gömüldü.
Aria’nın ölümüne tanık olan Valeria, acısını derin bir öfkeye dönüştürerek tüm gücüyle saldırdı. Şiddetli bir kasırga oluşturdu ve etrafındaki her şeyi savurdu. "Bu, Aria’nın intikamıdır!" diye bağırarak, öfkesini dışarıya yansıttı.
Valeria, kocasına, "Arius’i buradan götür ve gidin, onları oyalayacağım," dedi. "Tabii ki de Aria’nın intikamını alacağım."
Arthur, "Seni asla yalnız bırakmayacağım. O çocuk için olsa bile biz bir daha asla ayrılmayacağız. Gerekirse beraber öleceğiz!" diye söz vererek, savaşmaya kararlı bir şekilde Valeria'nın yanında durdu. Ailelerinin birliğine ve birbirlerine olan sevgilerine olan inançları, onları her zorluğa karşı güçlü kılıyordu.
Ve işte bu noktada, Darian’ın ortaya çıkışı, Adalet Sarayı’nın gerçek gücünü gösterdi. Darian, "Adalet Sarayı'na meydan okumak ölümle eşdeğerdir," diyerek, her anı adeta bir ölümle karşılaştırıyordu. Kılıcını çekerek, toprağa vurdu ve yeri sarsarak, Verdia ve Arthur’a gözdağı verdi. Ancak, onların kararlılığı, korku yerine daha da güçlü bir direniş doğurdu.43Please respect copyright.PENANALfFoUEhlzV
43Please respect copyright.PENANAejFzwsU65M
Darian'ın Karşısında: Valeria ve Arthur'un Direnişi (5. Bölüm)43Please respect copyright.PENANAR2vUeqa3w7
43Please respect copyright.PENANAG2WbfnpuMI
Adalet Sarayı’nın 9 özel kahramanından biri olan Darian, tüm kasabaya adalet getirmeye gelmişti. Bu kahramanlar, sadece fiziksel güçleriyle değil, aynı zamanda güçlü ve gizemli yetenekleriyle de korku salıyorlardı. Darian'ın yetenekleri özellikle ölümcül ve acımasızdı. Kılıç ustası olmasının yanında, çevikliği ve ısıl dayanıklılığıyla rakiplerinden çok daha hızlı hareket edebiliyordu. Aynı zamanda, deprem özelliği sayesinde kılıcını yere vurduğunda büyük sarsıntılar meydana getirerek düşmanlarını şaşırtıp etkisiz hâle getirebiliyordu. Bu güçler, ona karşı koymayı neredeyse imkansız kılıyordu. Adalet Sarayı’na meydan okumak ölümle eşdeğerdir, düşüncesi, Darian ve diğer kahramanlar için tamamen geçerli bir hakimdi.
Aria'nın ölümünden sonra, Valeria'nın içindeki öfke, tüm vücudunu saran bir kasırgaya dönüşmüştü. "Aria'nın intikamını alacağım!" diye bağırarak, kasvetli gökyüzü altındaki her şeyi sarsan bir kasırga oluşturmaya başladı. "Onları oyalayacağım, Arthur, sen ve Arius buradan güvenle çıkın!" dedi, ama Arthur'un gözlerinde yalnızca kararlılık vardı.
Arthur, Valeria'nın cesaretine hayran kaldığı kadar, onunla her zaman savaşmaya kararlıydı. "Seni asla yalnız bırakmam!" diye yanıtladı. "O çocuk için olsa bile, biz bir daha asla ayrılmayacağız. Gerekirse beraber öleceğiz!" Valeria'nın acısına, kaybettiği dostuna ve ailesine duyduğu öfkeye karşın, Arthur'un bu sözü, onun gücünü daha da pekiştirdi.
Arthur’un gücü, vücudunun taş gibi sertleşebilmesi ve taşları manipüle etme yeteneğiyle birleşiyordu. Kendi vücudunu, bir taşa dönüştürerek dayanıklılığını artırabiliyor ve bu sayede zorlu darbelere karşı bile direnç gösteriyordu. Ayrıca, taşları manipüle edebilmesi, düşmanlarına karşı güçlü fırlatmalar yapmasına olanak sağlıyordu. Bu yetenek, hem yakın dövüşte hem de uzak mesafede oldukça etkiliydi.
Darian, Valeria ve Arthur'un önüne gelerek kendini tanıttı: "Adalet Sarayı'nın gücünü küçümseme. Burada karşında yalnızca biz değil, Adalet Sarayı'nın tüm gücü var."
Valeria, Darian'ın söylediklerine aldırmadan, büyük bir kasırga oluşturmayı sürdürüyordu. "Sizin gücünüz... Hiçbir şey!" diye bağırarak, kasırga güçlerini bir anda daha da şiddetlendirip Darian’a doğru yönlendirdi. Yıldırım ve fırtınalar havada dans ederken, Darian’ın maskeli yüzü bir an dahi sarsılmadı. Kılıcını yere vurdu ve büyük bir sarsıntı meydana geldi. Yerin altından çıkan şiddetli bir deprem, Valeria'nın kasırgasını geçici bir süre etkisiz hâle getirdi. Bu ani saldırı Valeria'yı zor durumda bırakmıştı, ancak o yine de yıldırılmadı.
Arthur, taşlarını savurup Darian’a doğru fırlattı. Ancak Darian, çevikliğiyle bu taşlardan çoğunu kolayca savuşturdu. "Senin gücün, Adalet Sarayı'na meydan okuma cesaretiyle eşdeğer değil, Arthur," dedi Darian. "Ama senin bu cesaretin, sana ölümün kapısını açacak." Darian, kılıcını doğrultarak Valeria’ya ve Arthur’a doğru bir adım daha attı.
Valeria, öfkesini tüm vücuduna yansıtarak, Darian’a doğru bir fırtına dalgası gönderdi. "Siz Adalet Sarayı'na hizmet edenler, ruhsuz yaratıklarsınız! Ama ben, asla teslim olmayacağım!"
Arthur, taşlarını tekrar kullanarak, Darian’a bir darbe daha indirdi. Yerin altına gömülen büyük taşlar, Darian’ın denetimini zorlaştırdı. Ancak Darian, hiçbir şekilde pes etmeyerek, Valeria'nın kasırgasının içinden kılıcını savurdu ve ani bir depreme neden olarak Valeria ve Arthur’u geri savurdu. Valeria'nın kasırgası, Darian’ın deprem yeteneğiyle yerle bir olmuştu.
"Yavaşlayın, Darian!" dedi Adalet Sarayı’nın askerleri, sahnede belirginleşerek. "İkisini de canlı tutmamız lazım."
Darian bunun üzerine biraz duraksayarak, "Evet, onlara zarar vermek için acele etmiyorum. Ama unutmayın, işimiz bitince hiçbir şey bırakmayacağız!" diyerek, Valeria ve Arthur’un direnişini test etmeye devam etti.
Arius'un Dirilişi: Devasa bir Trajedi (6. Bölüm)43Please respect copyright.PENANA8viYurOJ4X
43Please respect copyright.PENANAEFOeO547Rj
Valeria ve Arthur, Darian ile olan savaşı sürdürmeye devam ediyordu. Ancak zaman geçtikçe yorulmuşlardı, enerjileri tükenmişti. Darian, hala oldukça dinç ve enerjik bir şekilde savaşa devam ediyordu. Bir süre sonra, Darian gülerek:
Darian: "Sizinle savaşmak bir zevkti, yeterince eğlendik, artık ciddileşmenin zamanı."
dedi ve kılıcını savurdu. Valeria'nın öfkesi ve Arthur'un kararlılığı ise giderek azalıyordu.
Valeria: "Siz Adalet Sarayı neden masum insanları öldürüyorsunuz? Biz insanlardan neler saklıyorsunuz, bu güce erişmeyi hangi hakla başardınız? SİZİN GERÇEK AMACINIZ NE LANET OLASICALAR?"
Ancak Darian, soğukkanlılıkla cevap verdi:
Darian: "Benim bu konularda pek bir bilgim yok. Sizin masum ya da suçlu olmanız umrumda bile değil. Ben Adalet Sarayı'nın bana verdiği emri gerçekleştirip, paramı alır ve yoluma bakarım. Ayrıca Adalet Sarayı'nın amacı sanırım BU DÜNYA'YI KÖLELEŞTİRİP KULLANMAKTI."
Darian, o an kendisine verilen emir doğrultusunda harekete geçerek Valeria ve Arthur'un üstüne atıldı.
Arius ise tüm bu olanları köşeden izlerken kafasında bir dizi düşünce çalkalanıyordu. İçinden tekrar eden kelimeler ve sorular arasında kaybolmuştu:
Arius (düşünceler): "ÖLECEĞİM, ÖLECEĞİZ, ÖLECEKLER, ÖLÜRSEM NE OLACAK?, ÖLÜMDEN NEDEN KORKUYORUM?, ÖLECEĞİM KESİN Mİ?, SAVAŞAMAZ MIYIM?, GÜCÜMÜ NEDEN KULLANAMIYORUM?, NEDEN ONLARLA SAVAŞMAYACA CESARET EDEMİYORUM?, EĞER... EĞER ONLARI DA KAYBEDERSEM... KENDİMİ NASIL AFFEDECEĞİM? BUNA ZAMANIM BİLE OLACAK MI?"
Bir süre sonra, yorgunluktan neredeyse bitkin düşen Valeria ve Arthur, son bir hamle yapmak isteseler de Darian, hızla onlara saldırdı.
Arthur: "Onu al ve buradan git, zamanı geldi artık, bu savaşa devam edemeyeceğiz, tükendik."
Ancak Valeria, gözlerinde kararlı bir parıltı ile:
Valeria: "Bunu kabul edemem, seni burada bırakamam..."
dedi. Arthur, bir adım geriye çekilerek tekrar,
Arthur: "Git hadi, başka şansımız yok..."
demeye çalıştı ama tam o sırada Darian tarafından kalbine bir kılıç saplandı.
Darian: "Artık ciddileşmemiz gerektiğini söylemiştim."
Darian, kılıcını Arthur'un içinden çektiğinde, Arthur yere düşerek bilincini kaybetti. Valeria, gözlerinde korku ve çaresizlikle kocasını izlerken, hiçbir şey yapamadı. O an her şey Arius'un gözleri önünde gerçekleşti.
Valeria: "Biz kaybettik oğlum, üzgünüm."
Ardından Darian, Valeria'yı da acımasızca öldürdü. Her şey Arius'un gözleri önünde sona erdi.
Arius, şok içinde ve gözyaşları içinde kendi içinde şu soruları tekrar ediyordu:
Arius (düşünceler): "ANNE?! BABA?! SİZİ DE KAYBETTİM, HAYIR BU YAŞANMALIYDI, BU HAYAT NİYE BUNLARI YAŞATIYOR BANA, NİYE DİĞERLERİ GİBİ DEĞİLİM, NEDEN BÖYLE OLMAK ZORUNDAYDI, ARTIK BUNA KATLANAMIYORUM....."
Bir anda bütün yer sarsıldı. Askerler, şaşkın bir şekilde birbirlerine baktılar:
Asker 1:"Ne oluyor?"43Please respect copyright.PENANABOPJTjlfqN
Bir diğeri ise,
Asker 2:"Hey, çocuğa baksana, orada bir şey parıldıyor."
Darian, bir an duraksayarak:
Darian: "Hm? Yüksek güç kaynağı hissediyorum."43Please respect copyright.PENANAp8xEed5ulH
diyerek dikkatini Arius'a yöneltti. Arius, içindeki öfkeyi ve acıyı birleştirerek hızla etrafındaki hava ile şiddetli bir patlama başlattı. Yavaşça ayağa kalktı, gözleri kanla dolmuştu. Gücünü kontrol edemediği bir noktaya ulaşmıştı. Bir anda tüm vücudunda patlayan enerji dalgalarıyla çevresindeki her şey sarsılmaya başladı.
Arius (öfkeyle): ''Ben 2 defa ailemi kaybettim, bunun bedelini canınızla ödeyeceksiniz!"
Darian, Arius'ın yükselen gücünü fark etti ve bir adım geriye çekilerek, kollarını savurdu. Ardından hızlıca Arius'a doğru atıldı. Savaş saniyeler içinde hız kazandı.
Darian, Arius'ın hızına yetişmekte zorlanıyordu. Arius tüm gücüyle saldıran Darian'a karşı savunma yapmadan sadece yön değiştirerek onu hüsrana uğratıyordu. Birkaç saniye içinde, Arius hızlı bir manevra yaparak Darian'ın karnına ağır bir darbe indirdi. Darian geri savrulup, birkaç adım geriye gitti ama hızla kendini toparladı ve tekrar atıldı.
Ancak Arius, bir an için gözlerinde beliren bir parıltıyla son hamlesini yaptı. Aniden, etrafındaki ateşi yoğunlaştırarak devasa bir ateş patlaması meydana getirdi. Darian, bu kadar güçlü bir saldırıya karşı koyamadı ve geriye doğru mavi ateş tarafından yakılarak uçtu.
Arius'ın yüzünde acı ama kararlı bir ifade vardı. Darian yere düşerken, son bir nefes alıp boğazından kanlı bir kahkaha yükseltti.
Darian: "Bekle... Bunu... Nasıl yaptı-43Please respect copyright.PENANAzXVCtFtIBD
"Ancak Arius'ın gözlerinde yansıyan tek şey intikamın huzuruydu. O an, Darian savaşı kaybetmişti.Arius, tükenmiş bir halde yere çömeldi ve gözlerini kapatmaya çalıştı. O an her şeyin sona erdiğini düşündü.Savaş bittikten sonra, Arius, bayılmadan önce gökyüzüne bakarak son bir kez;43Please respect copyright.PENANAM659Qn28DC
43Please respect copyright.PENANAhHwhysCa7N
Arius: "Anne (Valeria), Baba (Arthur), ben hayattayım. Sizin için yaşamaya devam edeceğim."dedi ve gözleri karardı. Tüm askerler ise, korku ve dehşet içinde Arius'ı izledi.