Bedri, kendisini bildim bileli bir acayip. Kafasının içinde türlü türlü sorular dolaşıyor ama asla soruların cevaplanılmasından hoşlanmaz. Kendi sorularını kendi cevaplar. Hayatı ise bu sıralar sallanmakta. Annesini yeni kaybetti. Piçti zaten. . Babası orospu çocuğuymuş öyle diyor. Arkadaşı tek tük. Bedri’nin tek ahbabıyım. Zamanında Almanya’ya giden teyzesi ve eniştesi Bedriye iki haftada bir bazen de sadece ayda bir kez euro gönderirdi. Eniştesi bir sabun fabrikasında işçi, teyzesi ise ev hanımıydı. En son Bedriyi yenidoğanken görmüşler. Hem kendisine yeni bir ayakkabı almak için para gönderdiğini söylemek , hem de vakti gelince Bedri’nin Almanya’ya gelmesi için yardımcı olacağının haberini iletmesi için arardı. Her telefon ettiklerinde Bedri’nin yanında bende olurdum. Telefondan gelen tiz ve ince sesi duymaya çalışırdım. Arkadan kalın bir öksürük duyulurdu. Bazen hırıltılar, laf aralarında fısıldaşmalar vesaire. Heralde ordaki telefonlarda sesler daha kolay duyuluyordu. Bu laflar arasındaki teyzesinin ve eniştesinin çekişmeleri, Bedri’yi rahatsız ederdi. Telefonu kapattığında mutlaka bir küfür atardı ortaya.
‘Pezevenk, ne fısıldıyor karıya. Teyzem çağırıyor ya! O istemiyor beni kesin.’ Sonradan öğrendik ki gerçekten eniştesi Bedri’nin Almanya’ya gelmesini istemiyormuş. Teyzesi laf olsun diye söyleyecek bir kadın değildi. Bunu duyunca Bedri ‘ Teyzem zorluyordur gelsin çocuk diye. Ne bok yapacaksam artık.’
‘Oğlum seni yanında istiyor. Seni kendi himayesine alacaktı demek ki.’
Bedri’nin annesi vefat ettikten sonraki hafta, teyzesi para göndermeye başlamıştı. Bu durum üç yıl boyunca aynen devam etti. Bedri teyzesinin ya da başka birinin ona para göndermesini pek haz etmiyordu. Fakat bir süre sonra engel olamadı.
‘Oğlum yirmi euro gönderdim git kendine bir ayakkabı al şimdi eskimiştir, kalanı afiyetle ye tamam mı paşam haydi’
‘Peki Tamam teyzeciğim Allah razı olsun.’
‘Oğlum Hamit’e söyledim akşam. Sabah hesabına para yatırmak için Atm’ye gidecek. Sen çek o parayı dolabını doldur. Tamam mı kuzucuğum.’
‘Oldu tamamdır.’
Bazen oğlumu bastırarak söylerdi. Aynı annem gibi.
‘Oğluşum. Para lazım mı ? O şefersiz İsmail vermemezlik etmiyor di mi? Haftalığını Oğlum bak söyle dardaysan. Hamit abinle konuştum. İnşallah seneye yazın yanımızda göreceğiz seni. Beraber kahvaltı yaparız ,gezeriz. Bizim mahalleyi biliyorsun. Herkes Türk oğlum. Burda abilerin kardeşlerin var. Berberde mi çalışıcaksın veririz. Market mi sen ne istersen.’
Bedri Almanya’ya gitme fikrine hem kızar hem de arada makaraya bağlardı.
‘Almanya’ya gideceğim sonra nolacak?Kürtçe öğrenip gelirim anasını satiyim.’
Bedri kürttü. Teyzesi siirlilerin çoğunlukta olduğu bir türk mahallesinde yaşıyordu.
En sonunda teyzesinin Bedri’yi Almanya’ya getirme çabası sonuçsuz kaldı. Bedri bırak Almanya’yı Samatya’nın dışında bile yaşamadı. Teyzesi üçüncü yılının ardından daha az arar oldu. En sonunda para göndermez oldu. Zaten Bedri on üç yaşından beri çalışıyordu. Kıl İsmail’in yanında birtane oto sanayide. Yeni nesil bir sanayiymiş.Orda işe başladı uzun bir zaman da orda kaldı. Patronu götün önde gideniydi. Fakat iyi para kazanırdı Bedri. O yüzden çoğunlukla patronun sinirli olduğu zaman suyuna giderdi.
24Please respect copyright.PENANAVFZ0LuSUmO