Yazın kışı, kışın yazı seviyordu. Bazı özellikleri açısından oldukça sıradan bir insandı. Ama bence hiç de sıradan olmayacak kadar bir çok özelliği vardı. Girdiği her ortamda dikkatleri üzerine çeker, bundan da biraz utanırdı. Çocukken yaşadığı zorbalıklar yüzünden hala özgüven eksikliği yaşıyordu. Ama geçen yıllar onu daha da güzelleştirmiş ve sevgi dolu bir insan yapmıştı. Ama aynı şeyi ailesi için söyleyeceğim. Kavga eksik olmazdı. Hatta bu kavgaların çoğu kapıya polisin gelmesiyle sonuçlanırdı. Çocukluğundan beri böyle bir ailede büyümenin bütün negatifliklerini almıştı. Dozu yüksek ilaçlar kullanmak zorundaydı. Bırakmayı bir çok kez denemiş ama başaramamıştı. İlaçsız bir hayat düşünemiyordu. İlaçlardan çok az etki almasına rağmen onlara minnettardı. Çok başarılı bir eğitim hayatı yoktu. Derslerde hep uyur sınavlardan kıl payı geçerdi. Ama bunlara rağmen zekiydi. Potansiyeli vardı. Ama bir şey onu başarılı olma çabasına girmekten alıkoyuyordu.
Yaz mevsimiydi. Elsa arkadaşlarıyla her zamanki buluşma noktaları olan kafeye gitmek için hazırlanıyordu. Odası çok küçüktü. Bazen nefes almakta zorlandığı bile oluyordu. Ama ailesinin elinden gelen buydu. Yine de onları suçlamamaya çalışıyordu. Ama güzel bir genç kız odasına sahip olma duygusunu hiçbir zaman tadamayacağı için de kızgındı. Aynasının karşısına geçmiş makyajını yapmaya başladı. O sırada odaya annesi girdi.
- Nereye hazırlanıyorsun?
- Arkadaşlarımla buluşacağım.
- Elsa bir iş mi bulsan artık? Tek yaptığın dışarı çıkıp onlarla oturmak. Bana olan borcunu ne zaman ödeyeceksin?
- Anne arıyorum iş sandığın kadar kolay değil. Görüştüğüm yerler de haber vereceklerini söyledi. Bekliyorum.
Elsa bu yaşına kadar bir çok işte çalışmış, iyi veya kötü bir çok deneyime sahip olmuştu. Ama ne yazıkki son deneyimleri hep kötüydü. Bir keresinde matematik öğretmeni olan bir adamın yanında işe başladı. İşi basitti, öğrencilerin randevularını ayarlamak ve velilerle iletişimde olmaktı. 10 gün olmuştu. 11. gün yine sıradan geçiyordu. Ancak öğretmen odasından çıkıp Elsa’ya bağırmaya başladı.
- Sen 17:00 geometri öğrencisine bilgilendirme mesajı attın mı?
Bağırmalar karşısında titreyen Elsa titrek bir sesle hemen kontrol ediyorum diyebildi sadece. Adam bağırmaya devam ediyordu. Beceriksiz ve sorumsuz ilan etmişti Elsa’yı.
Kontrol sonucunda mesajı göndermediğini fark etti. Evet yaptığı hataydı. Ama bu şekilde azarlanmayı hak etmemişti. Mesaj atılacak bir sürü öğrenci mevcuttu. Biri gözden kaçmıştı ve saat daha 17:00 bile olmamıştı. Eve giderken yoğun bir bunalım yaşıyordu. Adamın ona bu şekilde davranmasından çok rahatsızdı. Ertesi gün işinin başında olan Elsa’yı öğretmen mutfağa çağırdı.
- Dünki çıkışım yüzünden özür dilerim. Sana bir hediye aldım. 25Please respect copyright.PENANAT9hdzODE6t
Adam Elsa’ya bir parfüm almıştı. Elsa şaşırmıştı. Ona neden böyle bir hediye alma gereği duymuştu ki?
-Teşekkür ederim ama gerek yoktu.
Adam Elsa’ya yaklaştı.
-Böyle kuru kuru teşekkür olmaz, öp beni.
Elsa şaşırdı bu isteğe nasıl karşılık vereceğini anlamamıştı.
- Neyi düşünüyorsun alt tarafı yanağımdan bir tane öpeceksin işte.
Elsa biraz rahatlamıştı. Sonuçta bu öğretmen evli ve iki çocuk babasıydı. Belki kendi babasından bile büyüktü. Elsa babasından sevgi görmemişti. Bunun onda yarattığı boşluğu doldurmak için çok çabalıyordu. Belki de bu yüzden o an, o adama güvenmeyi seçti ve yanağından bir tane öptü. Elsa’ya bir adım daha yaklaşan adam ‘‘Bende seni öpeceğim.’’ diyip Elsa’yı iki yanağından oldukça sulu ve yapışkan bir şekilde öptü. Elsa çok rahatsız hissediyordu ama kabus bitmemişti. Şimdi de sarılacağını söyleyen adam Elsa’yı birden tuttu ve kendisine sıkıca çekip sarıldı. Bırakmıyordu. Resmen Elsa’nın vücuduyla bütünleşir gibi sıkıyordu. Elsa donup kalmıştı. Gözleri dolmuştu. Adam onu bırakırken ''Bu aldığım parfüm daha hiçbir şey. Seninle çok güzel şeyler yaşayacağız’’ dedi.
ns 15.158.61.20da2