HERKESE MERHABA! ÖNCELİKLE KİTAP TAMAMEN HAYAL ÜRÜNÜ OLUP MİDESİ BULANAN OKUMASIN. BİR SERİ KATİL KİTABI OLDUĞU İÇİN KURBANLAR VAR. ikinci olarak ben bu kitabı yaklaşık 2 yıl önce yazıp wattpatte yayınladım. Yani kitabımı hiç ekstra bir şey eklemeden yayınlıyorum. O zamanlar daha 18 yaşında olduğum için nasıl yazdığım hakkında hiç bir fikrim yok bende sizler gibi bölümleri okuyup düzenleyeceğim. Kitap hakkında fikirleri olanları yorumlarda bekliyor olacağım.28Please respect copyright.PENANAQs65CxSlan
☠️☠️☠️
NEW YORK: SAAT: 23.23
Sokaktan canhıraş bir çığlık koptu...28Please respect copyright.PENANAFdQ4jNzzxj
Perdenin arkasına bakmaya bile yerinen insanlar sokaktaki çığlığı hiç önemsemediler. Çığlık atan kişi bir kadındı. Kadın gece kulübünden yeni çıkmış, sarhoştu. Kahkahalar atarak, yalpalaya yalpalaya ara sokağa girdi. Galiba evi oradaydı yoksa neden o sokağa girsin ki. Bu olay New York'un en meşhur caddesi Times Square'dan beş kilometre uzaklıktaki ara sokaklardan birinde gerçekleşmişti.
☠️☠️☠️
Sabah haberlerinde boy boy yazılı kayıp ilanlarını seslendiren spiker:
"Sayın seyirciler, şehirde kaybolup ailesi tarafından aranan insan sayısı 43 olmuştur. Kayıp vakalarını araştıran polisler henüz bir şey bulamadı. Bu kaybolan insanları görürseniz eğer 911'i aramayı unutmayın.."
Televizyonumu kapatıp kravatımı taktım. Yine her zamanki gibi erken kalkıp bilgisayarımla çalıştım. İşe erken gitmek benim olmazsa olmazımdı. Masamda üzerinde çalıştığım dosyaları ve bilgisayar çantamı elime alarak rezidanstaki dairemden aşağı indim.
Bu hayattaki en değerli varlığım olan arabamı valeden istedim. Rezidansın girişine getirdiler.
Arabama büyük bir keyifle oturdum. İşime gitmek için New York'un trafiğine daldım.
Alcemy'in giriş kapısına gelince arabamı valeye verdim.
Bu kocaman 83 katlı, büyük laboratuvarlara sahip ve bilimin her alanını barındıran New York'un en ünlü bilim şirketi Alcemy'e bakıp gülümsedim. 28Please respect copyright.PENANAkVoteXYjwH
Burası benim evim gibimdi.
43. Kattaki Moleküler biyoloji ve genetik laboratuvarına giriş yaptım. Odama girerek masama yerleştim. Çantamdaki dosyaları ve bilgisayarımı masama koyarak dolabıma doğru yürüdüm.
Üzerime beyaz önlüğümü giydim. Ellerimi dezenfekte ettim. Eldivenlerimi ve gözlüğümü taktım. Artık laboratuvarda çalışabilirdim.
Hemen ben gibi iş arkadaşlarımın da çalıştığı laboratuvarın kapısındaki yüz tanıma cihazına yüzümü dönerek gülümsedim. Son teknoloji, akıllı cihazlarla donatılmış bu bina oldukça güvenlikliydi. Yüzümü okuyan cihaz bana:
"Hoş geldiniz, Ryan Pike, B numaralı odada çalışmanızı sürdürebilirsiniz."
"Teşekkürler Oz!"
Bu akıllı cihazın adı Oz'du. Cihazı yaparlarken tasarımında mühendislere yardım etmiştim. Görevim mühendislik olmamasına rağmen çok yönlü bir insan olarak birkaç mesleği aynı anda yapabiliyordum.
Bu şirkete girdiğim zaman 24 yaşındaydım. Şu an 33 yaşındayım ve hâlâ bu şirket için çalışıyorum. Tabi bu süreç içinde çalıştığım katın tamamını satın alarak şirkete ortak oldum. Aslında istesem tüm şirketi de satın alırım ama şu an bununla değil başka işlerle meşgulüm.
B numaralı odaya tam girerken Kian Chiff ve en yakın dostu Miles Jedrek laboratuvara giriş yaptı. Bana seslenen Kian:
"Pike, dostum günaydın! Duydun mu dün gece olanları?"
"Günaydın Chiff ve Jedrek, neyden bahsediyorsun?"
Kian ve Miles yanıma gelerek:
"Dün gece Miles'ın kaldığı apartmanın önünde bir çığlık kopmuş. Miles bu sırada balkondaymış. Kadına bil bakalım ne olmuş?"
Gözlerimi kaçırarak:
"Ah ne olmuş?"
"Korkma korkma, kadın yere düştüğü için bağırmış."
Bu adam neyin kafasını yaşıyor. Miles , Kian'ın karnına vurarak:
"Ama önemli olan bu değil , sabah haberlerde kadının kayıp olduğu yazıyordu."
" Neyse arkadaşlar gün daha yeni başladı. Dedikodu yapmak yerine işimize dönelim. Bugün DNA çalışacağım için ben gidiyorum. Siz de hemen laboratuvardaki görevinizin başına geçin."
Onları arkamda bırakarak odaya girdim. Kian ve Miles benim gibi, çok eskiden şirkete girmiş ve kendini şirkete adamış iki yakın dosttu.
Yani benimle ''DOST'' kavramı içerisinde konuşmalarının sebebi de oydu. Benimle saygısız ve yakın konuşmaya kimseye izin vermiyordum tabi.
"Şu sürtükler sabahımı mahvetmeden çalışayım. İstesem üstlerine giderdim ama bununla uğraşacak kadar onları önemsemiyorum."
Kendi kendime söylenirken masama doğru yürüdüm. Harıl harıl mikroskoplarla çalışmaya koyuldum.
Gün ortalarına doğru laboratuvar odamdan dışarıya çıktım. Beni gören ekip çalışanları bana selam verdi.
"Merhaba efendim"
Sağımdaki kıvırcık saçlı adama doğru döndüm. Elindeki yılan zehri ile insan kanı üzerinde deney yapacaktı. Sinirle yanına gittim.
"Sen bu şekilde deney yapıldığını nereden öğrendin? Ellerinde neden eldiven yok? Çekil şuradan. Hemen bana büreti uzat. "
Adam korkudan bana büreti titreyerek verdi.
"Böyle hiçbir akademik bilgisi olmayan birini buraya nasıl alırlar?"
Elimdeki büret ile yılan zehrini çektim. Cam beherglasın içinde insan kanı ile birleştirdim. Kan bütüncül bir şekilde pıhtılaştı. Adama dönerek:
"Nasıl olduğunu gördün mü? Şimdi şirketten çıkışını yap!"
Kian uzaktan bana seslendi:
"Hey dostum sakin! Her hata yapanı kovarsan şirkette insan kalmaz değil mi?"
"Senin fikrini sorduğumu sanmıyorum. Kendi işine bak ya da ben senin işine bakayım. Tercih senin dost!"
Kian susarak işine geri döndü. Üzerimdeki laboratuvar önlüğümü çıkardım. Elime ceketimi ve çantamı alarak genetik katından ayrıldım. Arabamı isteyip şirketten çıktım.
☠️☠️☠️
Gece saat: 21.45
Kafasında kapüşonu olan biri eğlence mekanına girdi. Kendine gül şarabı sipariş verdi. Etrafındaki kadınları süzmeye başladı. Aralarından kızlı erkekli bir grup dikkatini çekti. Kadınlardan biri kahkahalar atarak yanındaki adam ile dans ediyordu. Adam geniş gülümsemeyle kadının beline ve kalçasına dokunuyordu. Kapüşonlu kişi bu gruba kafayı takmış bir şekilde bakmaya devam etti. Onu fark eden adamın arkadaşı kafasıyla '' Ne iş'' dedi. Kapüşonlu kişi yerinden kalkarak adamların olduğu yerden geçti. Geçerken kafa hareketin de bulunan adama kapüşonun altından yandan bir gülüş atarak çıktı.
Galiba bu seferki denek; bu şansız adam olacaktı. Yandan bakış attığı adam kapüşonlu kişinin arkasından çıktı. Ona seslendi:
"Hey, Sen adamım bir sıkıntın mı var?28Please respect copyright.PENANAPcRETZhK2D
Hayırdır!"
Kapüşonlu kişi yoluna devam etti. Adam da sabır çekerek mekana geri döndü. Gecenin geç saatlerinde sarhoş olarak mekandan çıkan adam arabasına doğru yürüdü. Cebinden anahtarını çıkarmaya çalışırken arkasında bir şey hissetti. Arabanın camına yansıyan görüntüyü gördükten sonra vücuduna bir şırınga saplanmasıyla gözlerini kapattı.
Gözlerini açtığında ameliyathaneye benzer bir yerde kendini buldu. Yerinden kalmak istercesine kıpırdandı.
O da ne olsun! Elleri ve ayakları sedyeye bağlıydı. Yanına adımlayarak gelen maskeli birini gördü.
"Ne oluyor? Neredeyim ben? Sen kimsin!"
Maskeli kişi elinde iki tane hapla adamın yanına geldi.
"Kırmızı mı siyah mı? Hangisini tercih ediyorsun!"
Maskeli kişinin sesi robotik bir ses gibiydi. Adam korkarcasına maskeli kişinin elindeki haplara baktı.
"Bunlarda ne böyle? Bana ne yapacaksın! İmdat, İmdaat!"
Maskeli kişi karşısındaki adamın yanından geçerek ameliyat masasında bir şeyler karıştırmaya başladı. Adam bu durumdan daha da korkunca:
"Yalvarırım, yalvarırım hayatımı bağışla! Ben sana ne yaptım? Lütfen, tanrı aşkına, bana zarar verme!"
"Tercih etmediğin için ben senin yerine tercih edeyim. Bugün siyah olan hapı deneyelim."
"Bu hapta neyin nesi! Sen bana ne yapacaksın! Bak yerinde olsam bana zarar vermezdim. Ben FBI ajanıyım. Burada ölsem bile arkamdan seni temizleyeceklerine adım gibi eminim."
Maskeli kişi elindeki şeyi sinirle yerine bıraktı. Adama doğru hızlı bir hamle yaptı. Adamın saçından tutup maskesiyle yüzüne doğru yaklaştı.
"Yerimde olsan dedin ya yerimde olman imkansız. Şu acınası haline bak. Birazdan göreceğiz nasıl bir FBI ajanı olduğunu."
Maskeli kişi adamın saçını bırakarak tekrar masaya doğru yürüdü. Eline şırıngasını alarak bir kahkaha patlattı:
"Hahahahahah"
Maskeli kişi şırıngasından havaya doğru çok az fışkırttı. Ardından hemen adamın koluna iğneyi sapladı. İlk başta adam olduğu gibi donup kalmıştı. Çok geçmeden şırınga etkisini göstererek adam atak geçirmeye başladı. Şekilden şekle girerek sedyeyi ve kelepçeleri zorlamaya başladı. En sonunda adamın gözlerinden, burnundan, ağzından kan gelerek olduğu yerde öldü. Maskeli kişi elindeki şırıngayı yere fırlattı.
"Yine, yine, yineeeeee! Ne zaman başaracağım!"
☠️☠️☠️
Sabah saat 6:30
Güne duş alarak başladım. Kahvemi ve kahvaltı tabağımı yemek masama koydum. Çatalımı ve bıçağımı elime alarak kızarttığım sosisleri yedim. Kahvaltım yaklaşık on beş dakika sürmüştü. Yerimden kalkarak odama gittim. Güzel bir takım elbise seçip yine her zamanki gibi bilgisayar çantamı yanıma alarak dairemden çıktım.
Bugün şirkete gitmeyecektim. Bugün görüşüp anlaştığım bir tane genetik mühendisi ile hayvanat bahçesine gidecektim.
Arabamı çalışanlardan getirmelerini istemedim. Büyük garaja kendim inerek arabaya doğru gittim. Arabama oturarak yüksek hızda garajdan çıktım.
New York'un caddelerine doğru yol aldım. Telefonum çalmaya başlamıştı. Arabaya bağlı olan tuşuna bastım.
"Evet"
"Merhabalar efendim, Ben genetik mühendisi Aleksander Morozova. Size mail attım ama yine de haber vermek için arayayım dedim. Efendim bugün buluşacağımız hayvanat bahçesi biraz önce polisler tarafından kapatıldı. Buluşma yerini başka bir hayvanat bahçesine aldık. Konumu size gönderdim."
"Tamam. Gideceğimiz hayvanat bahçesini neden polisler kapatmış?"
"Efendim tam bilmiyorum ama cinayet vakası yüzünden kapatmışlar."
"Bu hayvanat bahçesinin adı ne Aleksander?"
" Efendim adı Bronx Zoo ."
"Hmmm anladım, Teşekkürler Aleksendar."
"Efendim kapatmadan önce size bir şey soracağım. Ayarladığımız gibi ilk buluşup sonra mı hayvanat bahçesine gideceğiz?"
"Yok, yok ben attığın konuma yaklaştım. Vaktinde orada olsan iyi olur."
"Tamam efendim görüşürüz."
Arabamı hızla sürerek hayvanat bahçesine ulaştım. Öğleye kadar hayvanların kanlarını alıp tüplere doldurduk. Yorulduğum için Aleksander işe devam etti. Ben de hayvanat bahçesinin kafeteryasına doğru yürüdüm. Buzlu, ananaslı bir kokteyl seçtim.
Etrafımı izlemeye başladım. Hayvanat bahçesinin sahibi gelen insanlara hararetli bir şeyler anlatıyordu. Kulak vererek onları dinlemeye başladım.
"Evet misafirlerim, Hayvanat bahçemize dün gece çok özel bir örümcek getirdim. Adı ''Loxosceles Reclusa'' zehirli ve zararlı bir örümcektir. Hepiniz nasıl olduğunu merak ediyorsunuzdur. En yakın sürede sizler için hücreye konulacak. İyi gezmeler dilerim."
''Hem örümcek hem de zehirli.''
Aklımdan bunlar geçerken hayvanat bahçesinin sahibini yanıma çağırdım.
"Merhaba Fox, Acaba biraz önce bahsettiğin örümceği görebilir miyim?"
"Pike dostum ara mı verdin? Dostum aslında gösterirdim ama dün gece bir tane çalışanımı ısırdı ve çalışanım öldü. Çok tehlikeli olduğu için şu an gösteremem."
"Anladım, Neyse kolay gelsin."
Oturduğum yerden kalktım. Aleksander işini bitirmiş, bana doğru geliyorken:
"Aleksander tüm tüpleri Alcemy'e gönder. Bugünlük bu kadardı. İşimiz bitti."
"Tamam efendim, Görüşürüz!"
Arkamdan söylenip kalmıştı. Arabama hızlı bir şekilde bindim. Bu sırada hayvanat bahçesine giren araç dikkatimi çekti.
Gözlüğümü yavaşça indirerek araca doğru baktım. İçinde Kian Chiff vardı. İş saatleri içerisinde burada ne işi vardı anlamamıştım. Yarın bunun hesabını sorarım diye hayvanat bahçesini arkamda bıraktım.
☠️☠️☠️
Gece saat 23:40
Hayvanat bahçesinin güvenliği bir anda yere yığıldı. Arkasında gözüken maskeli kişi elindeki şırıngayı yere attı. Hayvanat bahçesinin sahibinin kaldığı binaya doğru yürüdü.
İçeriye girdiğinde gördüğü görüntüler onu şaşırtmıştı. Hayvanat bahçesinin sahibi koltuğa iplerle bağlı kanlar içindeydi.
Maskeli kişi koltuğa doğru gidip adamın nabzına baktı. Adam çoktan ölmüş olmalıydı.
"Saat 19:35 ' de yani tam 250 dakika önce ölmüş."
Maskeli kişinin dijital sesi odayı inletti. Aradığı şey her ne ise burada değildi.
Hemen bahçeye inerek hayvanların hücrelerinin arasından geçip depoya girdi. Zehirli örümceği kafesten dışarıya çıkarılmış ve yerde ölü olarak buldu. Bugün işler pek yolunda değil gibiydi.
Sinirle etrafındaki valizlere tekme attı. Burada artık bir işi kalmamıştı. Hayvanat bahçesinin duvarından atlayarak gözden kayboldu.
☠️☠️☠️
28Please respect copyright.PENANAyjeAnlkV3v
Bölüm sonu.....
Merhaba arkadaşlar 🌼
Evet canlarım 2.kitabimla sizin karsinizdayim🙏
Bu kitaba çok emek veriyorum. Umarım çok güzel bir süreç geçiririz 🥰❤️🥳
Kitabım seri katil, aksiyon, bilim-kurgu içeriyor. Ayrıca kitabımı 15 bölümden oluşacak şekilde düşünüyorum. Bazı sahnelerde küfür ve argo gibi kelimeler kullanabilirim. Kusuruma bakmayın 🥰🥰28Please respect copyright.PENANA6IFQFxRCsB
Umarım beğenirsiniz 🙏
Kitabımı beğenip devam eden herkese teşekkür ediyorum 🥳
Bölümlere oy ve yorum yapmayı unutmayın 💕
Hepinize çok değer veriyorum. Yeni bölümde görüşmek üzere 💋❤️
Kitabın Başrolleri:
Miles Jedrek: 30 yaşında28Please respect copyright.PENANAr3tdsKmW6X
Alcemy'nin genetik mühendisi
Kian Chiff : 34 yaşında28Please respect copyright.PENANAMRQ79Ukrgl
Alcemy'nin genetik mühendisi
Ryan pike: 33 yaşında28Please respect copyright.PENANAcNiFmWpOch
Alcemy'nin moleküler katının yani 43.katın sahibi28Please respect copyright.PENANAODnPzicjNS
Moleküler biyoloji ve genetik mühendisi