"Partinin dışarıya taşındığından haberim yoktu." diyen Damon' ın sesiyle irkildim. Ve aramızdaki tüm atmosfer yok oldu. "Dışlananlar kulübü kurmaya karar verdik." dedim Damon' a dönüp. Gözlerini devirdi, "Klaus' u bilemem ama senin dışlanmadığın kesin." "Neden içeri gidip kız arkadaşınla dans etmiyorsun, Salvatore !" dedi Klaus sertçe. O da tıpkı benim gibi merdivende oturmaya devam ediyordu. "Seninle konuştuğumu hatırlamıyorum." dedi Damon. "Adımı kullandığında bana cevap hakkı tanıdın." " Kesin şunu ! Şu an yapmayı en son istediğim şey sizin kavganızla uğraşmak. O yüzden Damon, Klaus haklı." diyerek araya girdim. "Biraz konuşabilir miyiz ?" dedi Damon sabırsızca. "Olur." Oturduğum yerden kalkıp Damon' ın yanına gittim, "Seni dinliyorum." "Bizi buradan duyabileceğini biliyorsun değil mi ? Vampir ya hani o da ?" "Hadi ya, hiç fark etmemiştim !" "Bazen gerçekten çok inatçı bir kız oluyorsun, Isabella." Göz kırptım, "Eh, bu özelliğimi en sevdiğim abimden aldığımı söylerler." Gülümsememek için dudaklarını ısırdı. Bu sözlerimin hoşuna gittiğini biliyordum. Ama şu an abilik yapma zamanıydı, ciddi kalması gerekiyordu. "İçeride mi konuşmak istiyorsun ?" "Yok, siz zaten sohbeti bayağı ilerletmiş gözüküyordunuz. Seni göremeyince merak ettim. İyi olduğundan emin olmak istedim. Klaus' a tuzak falan kurmayacaktım yani." dedi sırıtarak. Koluna vurdum, "Saçmalama, Damon." Yan gözle Klaus' a baktığımda kendi kendine güldüğünü görebiliyordum. Tabii ki de bizi dinliyordu.
"Pekala, çok uzatmayacağım. Elena beni bekliyor. Her şey yolunda mı ?" "Dans etmeyi ve baloları sevdiğimi biliyorsun. Bu gece tüm bunları kenardan izlemek garip geldi. Bir de Dean' i başka bir kızla mutlu görmek…" "Bu gecenin sana iyi geleceğini düşünmüştüm. İstersen seni eve bırakabilirim." "Yok, şimdi daha iyiyim. Dedim ya, dışlananlar kulübümüz var." "Sen bilirsin, küçük kardeşim." Göz kırptı ve bana sarıldı. Aslında amacı son söylediklerini Klaus' un duymasına engel olmaktı, "Eğer ondan hoşlanıyorsan benim için sorun olmadığını bil. Sadece onun da sana karşı aynı duyguları hissettiğinden emin ol. Yoksa ne kadar güçlü olduğu umurumda olmaz, onun kalbine kazığı saplarım." Kollarının arasından ayrılıp şaşkın şaşkın ona baktım. Yanağımı öptü, "Ben partiye geri dönüyorum, ihtiyacın olduğunda beni nerede bulman gerektiğini biliyorsun." "E-evet. İyi eğlenceler."
Az önce duyduklarımın şokunu üzerimden atmaya çalışarak Klaus' un yanına oturdum tekrar. "Kusura bakma, klasik Damon." Güldü, "Bana kız kardeşim Rebekah ile beni hatırlatıyorsunuz. Aşırı korumacı ve dengesiz bir abi ile en az onun kadar inatçı kız kardeşi…" Güldüm, "Daha güzel özetlenemezdi." "İçeri gidip dans etmek istemediğine emin misin ?" "Bu bir dans teklifi mi ?" "Daha iyisini de yapabilirim." dedi bana göz kırparak. "Denersen, düşünebilirim." dedim gülümseyerek. Ayağa kalkıp hafifçe reverans yaptı, "Hanımefendi, sıradaki dansı bana lütfeder misiniz ?" Uzattığı elini tuttum, "Memnuniyetle." Ondan destek alarak ayağa kalktım.
Dans pistine gidene kadar elim Klaus' un elindeydi, içimde elimi ilk tuttuğundakine benzer bir kıpırtı hissettim. Arka fonda en sevdiğim şarkılardan biri çalıyordu. Piste adım attığımızda Klaus, bir elini nazikçe belime koydu ve ardından dans etmeye başladık. Gözlerimiz buluştuğunda gülümsedim. O da öyle… "Az daha harika dans eden bir kadınla dans etme fırsatını kaçıracakmışım." dedi. Kızardım, "O kadar da iyi değilim." "Güven bana, öylesin. 1000 yıl boyunca birçok kadınla dans ettim, iyi dans eden birini kolayca anlayabiliyorum." Güldüm, "Bu, ayağıma basmadığın için teşekkürler Isabella mı demek oluyor ?" Kahkaha attı, "O da bir seçenek tabii." Klaus' u ilk kez bu kadar içten kahkaha atarken görüyordum. Beni kendi etrafımda döndürdükten sonra tekrar belime sarıldı. "Klaus ?" "Isabella ?" "Gerçekten benimle dans etmek istediğin için mi buradayız yoksa bana acıdığın için mi ?" "Sana acımak mı ? Tatlım, inan bana sana acımak aklımın ucundan bile geçmez. Aksine bu kadar güçlü bir kız oluşuna hayran kalıyorum. Henüz gençsin ama duygularını kapamak yerine onlarla baş etmeyi tercih ediyorsun. Ben bir zamanlar bu kadar cesur değildim. Damon' a dans etmeyi çok sevdiğini söylediğini duydum ve şansımı denemek istedim. Hepsi bu." Güçlü bir kız oluşuna hayran kalıyorum… Aman Tanrım, kalbim neden bir anda bu kadar hızlı atmaya başlamıştı böyle ? Ben daha cevap veremeden müzik sona erdi. Eğilip kulağıma fısıldadı, "Hadi, kulübümüze geri dönelim."
Kendimize birer kadeh şampanya alıp tekrar dışarı çıktık ve merdivenlere oturduk. "Etrafta konuşabileceğin bir sürü insan var. Benimle takılmak zorunda değilsin, biliyorsun değil mi ?" dedim kadehimden bir yudum aldıktan sonra. Omuzlarını silkti, "Farklı yüzler, aynı konular… Tek konuşulan kasabayı daha iyi bir yer haline getirmek. Yüzlerce yıl geçse de konuşulanlar hep aynı." "Haklısın sanırım. Ya kardeşlerin ?" "Rebekah, kendine bir av bulmuş gibi gözüküyor." Kaşlarımı çattım, "Ortalık yeni sakinleşiyor, bir vampir kovalamacasına daha gerek yok. " "Merak etme, sadece metafordu. Hem zaten fazla ileri gidemez. Burada yeni bir hayat kurmak istediğimize dair anlaştık. Elijah' ya gelirsek de işte o tam da sıkıcı konuları konuşmaya bayılacak türden bir adam. Soru sorma sırası bende… Senin de takılacağın bir sürü kişi var, neden kendini soyutlayıp burada benimle oturuyorsun ?"
Konuşmadan önce bir süre düşündüm. "Söyleyeceğim ama dalga geçmeyeceğine söz ver. Gülmek yok." dedim işaret parmağımı ona doğru tehditkarca uzatırken. Güldü. "Hey, daha söylemedim bile !" dedim kaşlarımı çatarak. "Söz veriyorum. Sadece söyleme tarzın hoşuma gitti." "Genelde bulunduğum ortamlarda ilgi odağı olmaktan hoşlanıyorum sanırım. Ama bu akşam Damon, Elena ile oldukça meşgul, Stefan ortalarda yok, eski sevgilim yeni bir kızla birlikte, en yakın arkadaşım da kim bilir hangi odada erkek arkadaşıyla… Galiba ben ilgi arsızı birinin tekiyim. İstediğim ilgiyi göremeyince de köşeye çekilip çocukluk yapıyorum." Gülmesini bekleyerek Klaus' a baktım. İki elini havaya kaldırdı, "Gülmeyeceğim. Bakışlarınla beni tehdit etmene gerek yok." Gözlerimi devirdim. Hava iyice serinlemeye başlamıştı. Hafifçe ürperdim. Aslında vampirler üşümezdi ama bu rüzgarı teninizde hissedemeyeceğiniz anlamına gelmiyordu. Klaus, bunu fark ettiğinde ceketini çıkardı ve omuzlarıma koydu. "Teşekkürler." "Rica ederim. Söylediğine gelecek olursak… Bence sadece fark edilmek istiyorsun. Asıl istediğin birden fazla kişinin ilgisindense sadece tek bir kişinin seni olduğun gibi görüp seninle vakit geçirmesi." "Beni bu kadar iyi çözümlemek zorunda mısın ? Nasıl beceriyorsun bunu ?" "Sadece…" Devamını getirmeden önce bir süre durup beni izledi. "Sadece, kendi hakkımda ne düşünüyorsam onu söylüyorum. Sanırım sandığımızdan daha da çok ortak noktamız var Isabella Salvatore." Gülümsedim, "O halde ortak noktalarımıza…" dedim kadehimi havaya kaldırarak. Kadehini benimkime değdirirken konuştu, "Bize…"
ns 15.158.61.8da2