×

Penana
US
search
Loginarrow_drop_down
Registerarrow_drop_down
Please use Chrome or Firefox for better user experience!
  • Writer
    Naksu Shadow Assasion
    Naksu Shadow Assasion
    Merhaba ben yazar Naksu!
    Benimle birlikte evrenime yolculuk etmek ister misin? Farklı türlerde yazmış olduğum kurgulara bakman için can atıyorum. Bana destek olur musun?
    See more
campaign Request update 0
Report this story
MARSEL
PG-13
3.2K
0
1
71
2


MARSEL: GİRİŞ:

Gecenin karanlığı Karen şehrini ışıl ışıl parıldatırken benim evim olan Marsel ormanını karanlık hapsetmiş  sadece ay ışığıyla ve ateş böceklerinin ışığıyla parlıyordu. Her yerde uçan muhafızlardan saklanarak  büyük şatafatlı köprünün altına atladım. Karanlık iyice bastırmış tüm o güzel gökyüzünün ışıltısı Karen nehrinin dalgalanan suyuna yansımış içimi bir nebze de olsa huzur vermişti.

Büyük çam ağaçlarının arasından geçerek  Marsel ormanının derinliklerindeki evime gittim. Uzaktan görünen yanmış harabe evime koşarak bahçesinden içeriğe girdim. Karşımda bana doğru bakan bir çift mavi göz ile karşılaştım. Bu mavi gözler daha önceden birkaç kez öldürmeye teşebbüste bulunduğum büyük  prensin gözlerinden başkası değildi. Burada kaldığımı bulduğuna göre tüm muhafızlar burada karanlık ormanın içinde bir yerlerde pusudaydı. Gayet rahat bir tavır takınarak ona doğru yürüdüm. Prens sorgularcasına tek kaşını kaldırarak evimi gösterdi.

‘’Demek kraliyet düşmanı  Yuan’ın küçük kızı sensin… Ablana hiç benzemiyorsun. Aslında  seninle  bir derdim yoktu hatta canını bile bağışlamıştım. Benim sayemde hayattasın. Ama  bakıyorum da tam bir aptalmışım. Anası ne olsun ki  kızı öyle  olsun.  Benden pek haz etmediğini hatta öldürmek için her şeyi yapacağını biliyorum. Yani duygularımız karşılıklı…  Ama  kötü haber… hahahahahhh.  Sen beni öldürme şansını büyük bir arayla kaybettin küçük kız…’’

Gülerken baya eğlenen prens eliyle öldürün işareti vererek  birkaç muhafızı uçarak kolumdan tuttu. Sadece kin ve öfkeyle prense baktım.

‘’Sen ve o lanet krallığınız batsın. SEN GÖRDÜĞÜM EN BÜYÜK KORKAKSIN! Beni bile yenemeyecek kadar güçsüz olduğun için muhafızlarına güveniyorsun.  Annemi öldürüp, tüm ailemi katlettiniz. Bir de pişkin pişkin beni bağışladığını mı söylüyorsun! Asıl sen büyük arayla beni öldürme şansını kaybettin. Kendi ayaklarınla ölüme hoş geldin prens!!’’

Takındığım tavır prensi hiç etkilemişe benzemiyordu. Hatta eliyle muhafızlarına  hızlanın işareti verip arkasına döndü. Bu sırada kraliyet muhafızına savurduğum tekmeyle kenara fırlattım. Diğer muhafızın bacağına sapladığım kılıcımın keskinliğiyle yere düşmesini sağladım.  Ardından kafasını kırmamla  prense doğru uçtum. Prensin  önüne geçtiğimde kılıcımı ona doğru uzatarak  savunmaya geçtim.

‘’Bak küçük kız hala şansın varken bırak savaşmayı yoksa sende…’’

Daha lafını bile bitiremeden Prense doğru zıpladım ve kılıcımı ona sapladım. Gözlerine büyük bir  öfkeyle bakarak:

‘’Artık ölmek umurumda değil. Ama yanımda senide götürmekten büyük onur duydum büyük prens!’’

Prense sapladığım kılıcı daha da derine sapladım. Ağzından çıkan kan yüzümü boyarken arkamdan bana da saplanan kılıçla yere düştüm. Tüm muhafızlar etrafımızda toplanırken prens de yere yanıma düştü. Onun suratına bakarken bana savrulan kılıçlar kolumu ve bacağımı kesiyordu. Acıyan vücudumun tüm parçalarına rağmen prense doğru elimi uzattım. Muhafızlar prensi kaldırmaya çalışıyorlarken sapladığım kılıcı tüm gücümle geri çektim. Prensin vücudundan çıkan kanlı kılıcım yere düşerken prensin gözleri kapandı. Herkes onunla ilgilenirken vücudum yeterince kan kaybetmiş artık intikamımı almış onurlu bir şekilde ölüyordum. Tüm muhafızlar prensi götürürlerken ormanın içinde tek başıma ölüyordum. Etraf artık çok sessizleşmişti.  Yüzümdeki gülümsememi hiç silmemiştim. Ruhum artık istediği gibi huzura kavuşuyordu.  Gözlerim artık bana çok ağır gelmeye başlamıştı. 

Ben Yuan’ın kızı Elisa ailemin intikamını sonunda aldım….


favorite
coins
0 likes
Be the first to like this issue!

X
Never miss what's happening on Penana! Close