Lancaster kıyafetini giyerek gemiden dışarı çıktı ormana doğru yürümeye başladı diğerleri ise gemide gezegenin yapısını inceliyorlardı. Ormana ilerledikçe ağaçların dünyadakilerden çok daha büyük olduğunu gördü. Hatta fazlasıyla büyük ama daha dikkat çekici olan ormanın içine ilerledikçe ağaçların yaklaşık 40 metre gibi yüksek kısımlarında parçalanma ve pençeye benzer izler görmesiydi. Ani bir sarsıntı ile yere düştü hemen kalkıp gemiye doğru geri koşmaya başladı ama sanki sarsıntı yaklaşıyordu ya da güçleniyordu birisi o dev ağaçların içinde geziniyor bunu Hissedebiliyordu. Sonunda ormandan çıktığında biraz durup kendini toparladı ve ormana bir kez daha baktı ama bu sefer gördüğü sadece ağaçlar değildi ağaçların içinde siyah ve fazlasıyla büyük bir canlı gördü. Arkasına bile bakmadan gemiye geri döndü bundan kimseye bahsetmedi zaten kimsenin de bilmesi gerekmiyordu.
Canmore: Ne kadar süredir dışarıda olduğunun farkında mısın ya oksijenin bitseydi ?
Lancaster konuşmadan sadece kafasını aşağı eğip kafeteryaya geçti. Tekrar bir araya geldiler.
Windsor: Açıkçası ben kaskımı çıkartıp bu yeni gazı solumaya gönüllü olabilirim.
İkisi de ona doğru dönerek bunun şimdilik iyi bir fikir olmadığını söylediler. Gece olmuştu hepsi odalarına çekilmişti. Ani bir sarsıntı gemiyi yerinden oynattı ve ormanın olduğu taraftan yıldırım çarpma sesleri geliyordu hem de baya kuvvetliydi hepsi kıyafetlerini giyerek dışarı çıktı havada bulut bile yoktu gezegenin sahip olduğu bir anomali olabilirdi ama ormana doğru baktıklarında orada bir şeyler olduğunu gerçekten anladılar çünkü bazı ağaçlar parçalanmış hatta devrilmişti. O kadar büyük ağaçları ne devirebilirdi ki en az 80 metre uzunluğundaydılar. Ani bir sarsıntı ile hepsi dengesini kaybetti ve düştü. Gemi altındaki toprağın çökmesiyle içeriye doğru göçtü. Giriş kapısı toprak altında kalmıştı hem de baya derindi ve kazmalarına yardım edebilecek hiç bir şey yoktu ve kıyafetlerinde bulunan oksijen büyük ihtimalle 4 5 metreye kalmadan biterdi. Aynı anda tek bir noktada bir çukur oluşturarak ellerinden geldiğince hızlı şekilde kazmaya devam ettiler.
Canmore : Daha hızlı kazmalıyız oksijen tüpleri bitmek üzere.
Windsor: Hadiyin az kaldı eğer havanız biterse nefesinizi olabildiğince tutun.
Oksijenleri bitmişti son bir kez derin nefes alıp kazmaya devam ettiler kapı görünüyordu çok az kalmıştı sonunda içeriye girilebilecek kadar alan açılmıştı Lancaster aniden yere düştü ve ''b-ben'' cümlesini bitiremeden yerde acı içinde bağırmaya başladı sanki bir şey ona zarar veriyordu gibi. Hemen onu geminin içine taşıdılar ve güverte kapısına çıkardılar hemen maskeleri çıkartıp derin bir nefes aldılar Lancaster haricinde o hala acı içinde debeleniyordu . Canı çok yanıyordu hemen kaskını çıkardılar gözlerinden ve burnundan kan geliyordu hemen sağlık odalarından birine taşıdılar. Yatırdıkları masaya bağladılar çünkü çok hareket ediyordu bir süre sonra acıdan bayıldı bu da onlara Lancaster'a ne olduğunu anlamak için biraz zaman veriyordu.
Canmore: Ne düşünüyorsun sence ultran'ı soluması buna yol açmış olabilir mi ?
Windsor hala Lancaster'a bakarak: Eğer bir şey söylemem gerekirse hiç bir fikrim yok ama evet gazdan olma ihtimali yüksek gibi ya da dün ormana gittiğinde herhangi bir hastalığı da yanında taşımış olabilir.
Odayı sterile ettikten sonra özel kıyafetler ile Lancaster'ın yanına geçtiler. Uzay kıyafetini çıkardılar, bütün vücudu kanıyordu damarları belirginleşmiş, çatlamıştı ve dışarıya doğru kanıyorlardı. Bütün kıyafetleri kan içindeydi manzarayı görünce ikisi de bir an kafalarını geri çevirip kendilerini toparladılar çünkü bir insanın bu kadar kan kaybetmesi kesin ölüm demekti ama o hala normal bir şekilde nefes alıyordu ve bu yaralar neden o kadar acı çektiğini de açıklıyordu. Yaraları temizleyip iyileşmesi için makineye bağladılar ardından odadan ayrıldılar. Gece olmuştu ikisinin de kafasında hala yaşananlar vardı. Gece yattıklarında fazla uyuyamasalar da yatmışlardı. Gün doğumuydu Canmore alarmın sesiyle kalktı Windsor'un odasına girdi "hadi lancaster'ı kontrol etmeliyiz kalk". Windsor hızlıca kalktı birlikte sağlık odasına gittiler kapı açıktı Canmore kapıyı yavaşça ileri itti ve sessizce içeri girdiler. Lancaster yerinde değildi bağlı olduğu masanın demirleri parçalanmıştı
Windsor: Sence bunu o mu yaptı yani o haldeyken demirleri parçalayıp çıkmış olabilir mi hem de biz duymadan ?
Canmore ona doğru döndü: Umalım ki bunu yapan o olsun eğer geminin içine birisi girip onu aldıysa bize de yapabilir.
İkisi de korku ile geminin içindeki bütün odaları kontrol ettiler ikisi de rahatlamıştı aynı zamanda endişeleniyordular. İçeride herhangi bir canlı yoktu ama Lancaster da gemide değildi. Geminin panelinden tarama yaptılar geminin dış kısmında yaklaşık 600 metre ilerisinde bir hareket vardı ama Lancaster'ın özel kıyafeti buradaydı.
Canmore hızlı bir şekilde kıyafetini giymeye başladı Windsor'a bakarak: Ne duruyorsun onu içeri geri sokmalıyız kıyafetlerini giy hemen.
Windsor da özel kıyafetini giydiği anda dışarı çıktılar. Bu Lancaster'dı onu ileride bağdaş kurmuş şekilde otların arasında otururken buldular.
Canmore Lancaster uzaktan bağırdı: Lancaster !
Lancaster kalkıp arkasını döndü farklıydı sanki uzamıştı hem enine hem boyuna hala normal bir insan gibi duruyordu ama daha büyüktü.
Windsor durakladı: sen uzamışsın...
Lancaster: Evet muhteşem değil mi neredeyse bir buçuk kat daha uzunum boyumu gemide ölçtüm 2.80 metreyim düşünebiliyor musun normal bir insan iki metreyi geçince hareket etmesi fazlasıyla zorlaşıyor ama ben hala her daha düzgün şekilde yapabiliyorum üstelik inanılmaz derecede güçlü ve hızlıyım görmeniz gerek.
Windsor derin bir nefes aldıktan sonra: Eminim güzeldir gemiye geri gel orada sana bir kaç test yapıp neler olduğunu anlamaya çalışalım.
Gemiye doğru ilerlemeye başladılar.
Canmore Windsor'un yanına yaklaştı: Sence ona hala güvenebilir miyiz farklı davranıyor gibi ?
Windsor sadece başını bilmiyorum dercesine salladı: Bana aynı görünüyor.
Sessizlik içinde gemiye geri döndüler. Test odalarından birine girdiler. Lancaster'ı deneğin olması gereken odaya gönderdiler. Sırayla ondan bir kaç hareket yapmasını istediler, basit hareketler; zıplama, esneme bu kadar uzamasına rağmen vücudu işlevlerini hala normal hatta daha iyi şekilde yerine getiriyordu Lancaster dalga geçmemişti gerçekten daha hızlı ve daha güçlüydü hatta demiri basit bir şekilde bükmüştü.
Canmore düğmeye basarak denek odasının sesini açtı: Lancaster.
Lancaster hızlıca cama doğru döndü: Sonunda. Sessizlikten sıkılmaya başlamıştım. Ee şimdi ne yapmamı istersiniz ?
Canmore Windsor'a dönerek bir bakış attı. Bakışı aklında bir fikir olmadığını belirtiyordu . Windsor biraz düşündükten sonra aklına Lancaster'ın gücünü test etmek için güzel bir fikir gelmişti gemiyi bu 80 santimlik çukurdan çıkarmak. Canmore ve lancaster da bunu başlarını sallayarak onayladılar denemeye değer bir plandı Canmore ve Windsor kıyafetlerini giyip çukurdan çıktılar Lancaster geminin altına doğru kendisinin girebileceği derecede bir çukur açtı amacı geminin altına girip yukarıya doğru kaldırmaktı Canmore yukarıdan "hazır mısın?" diye bağırdı alttan evet dendiğini duyunca çukurdan geriye doğru çekildiler Lancaster geminin altında derin bir nefes aldıktan sonra iki elini de geminin altına doğru uzatıp kaldırmaya çalıştı gemi hareket etmiyordu.
Windsor: Yapamayacak gemi çok ağır güçlenmiş olabilir ama bunu kaldırabileceğini sanmıyorum.
Canmore ona doğru dönerek: Biraz zaman ver.
sanki daha önce yaptığını görmüş gibi sözlerinden o kadar emindi. Lancaster gemiyi yukarıya ittirebilmek için elinden geleni yapıyordu ama çok ağırdı biraz durdu yukarıdan "aşağı geliyoruz havamız azalıyor zaten gemi hareket etmiyor" dendi.
Lancaster yukarıya: Bir kez daha sonra içeri gireriz.
Canmore: Son bir kez sonra içeri giriyoruz.
Lancaster tekrar tüm gücüyle gemiyi yukarı kaldırmayı denedi gemi yine de hareket etmiyordu. Toprak aniden sarsılmaya başladı gemi toprakla birlikte daha da aşağıya çökmeye başladı Lancaster geminin altında eziliyordu gemiyi biraz olsun yukarıda tutabiliyordu ama yetersizdi kolları titriyordu elinde sonunda gücü tükenecek ve geminin altında kalacaktı. Sarsıntılar gittikçe güçleniyordu ormanın olduğu kısımdan yıldırım sesleri geliyordu oysa gökyüzünde çok az bulut vardı ve yağmur bulutuna da benzemiyorlardı. Canmore ve Windsor yukarıda ne yapacaklarını bilmiyorlardı lancaster'a yardım edemiyorlardı hem de sarsıntı o kadar güçlüydü ki ikisi de yere serildi.
Canmore yere tutunmaya çalışıyordu: Bu sarsıntı ve sesler ormandan geliyor orada yaşayan biri veya bir birileri var.
Windsor da onla aynı durumdaydı daha fazla savrulmamak için tutunmalık yerler arıyordu sesli bir şekilde: İlk sarsıntının olduğu zaman bunun ormandan geldiğini tarayıcıda görmüştüm haber vermedim çünkü basit bir sarsıntı sanmıştım tabii şimdiye kadar ve evet sanırım orada yaşayan bir şeyler var.
Çukurdan acı bir bağırma sesi geldi Lancaster'ın sesiydi bu bayılmadan önceki çığlığın aynısıydı ne kadar çok Lancaster'a yardım etmek isteseler de yapabilecekleri hiç bir şey yoktu. Lancaster aşağıda hem gemi tarafından ezilmemek için çabalarken bir de sarsıntı ve nedeni bilinmeyen acı ile ayakta kalmaya çalışıyordu. sonunda yorulmaya başlamıştı diz üstüne çökmüştü sonunda geminin altında kalacaktı. Kollarını hissetmiyordu hatta vücudunu tamamen hissetmiyordu ,vücudu birden sanki ondan bağımsız hareket etmeye başlamıştı sarsıntı gemiyi bir kez daha kaydırdı ve daha derine çöktü Lancaster yerde sırt üstü yatarak gemiyi tutmaya çalışıyordu ama vücudu artık onun kontrolün de değildi bile kalbinin daha hızlı attığını hissediyordu olmasından gerekenden çok daha hızlı, kalbinin göğsünden çıkacağını hissediyordu damarlarında dolaşan kanın renginin siyahlaşmaya başladığını fark etti kollarından yukarı doğru akan kan tüm damarlarında fark edilebilecek şekilde görülüyordu siyah kanın bileğine gelmesiyle bileğinin üzerinde farklı bir sembol belirdi ne anlama geldiğini bilmiyordu bileğindeki sembolün tamamlanması ile damarlarındaki siyah kan yavaşça görünmez bir hale gelip yok oldu vücudu artık yine onun kontrolündeydi ama kendini farklı hissediyordu geminin ağırlığını hissetmiyordu bile ve sarsıntı sonunda durmuştu, tabii şimdilik. İlk önce gemiyi sırt üstü pozisyondan kurtularak diz üstüne çöktü ve tekrar güç vererek gemiyi bir oyuncakmış gibi kaldırdı ve çukurun yanındaki sağlam toprağa ittirdi.
Lancaster '' Windsor , Canmore hala yukarıda mısınız ? '' diye seslendi sesindeki telaş kendini belli ediyordu sonradan yukarıdan gelen bir evet sesiyle derin bir nefes aldı. Herkes hala sarsıntı ve olayların etkisindeydi bu olaydan sonra uzun bir mola verip bol bol konuşmaları ve neler olduğunu anlamaya çalışmaları gerekecekti özellikle de ormanda olanları yıldırım seslerini o kocaman 80 metrelik ağaçlardaki izleri ve neden yıkıldıklarını. Kafalarında bir sürü cevaplanmayı bekleyen soru vardı. Lancaster geminin yüz kısmını ormana doğru gelecek şekilde gemiyi yeniden yönlendirmişti geminin arka ve sol tarafı çok az ağaç bulunan açıklık yeşil araziye bakıyordu. Hem de buradaki ağaçlar diğerlerine göre daha küçüktü, sağ tarafında ise gezegene düşmeden önce gördükleri deniz vardı hatta gördükleri tek mavilik burasıydı denizle aralarında aslında uzun bir mesafe vardı yeşil boş bir arazi ve sonra sıklaşan ağaçlar ve bataklık daha sonraysa yeniden düzelen arazi ve nasıl olduğunu bilmeseler de denize yaklaştıkça alan sahile yani kumlu bir araziye bırakıyordu kendini.
ns 15.158.61.21da2