Ben seni seviyorumlara olan inancımı çok yavaş kaybettim. Siz hemen kaybedin istiyorum. Ne kadar uzun sürerse o kadar çok acıyor. Ne kadar uzun sürerse ölümün o kadar vakit alıyor. Cesedin daha pis kokuyor. Acıya olan eşiğin artıyor ki bu kötü. Acımamasın hatta sızlamaması bile çok kötü. “Seni seviyorumlar.”
Yağmuru seviyorum diyen kadınların seni seviyorumları.
Cam kenarına geçip kahvesini yudumlarken ıslanan dört yaşındaki bir meleğin anne kucağında uyumaya çalıştığının farkında bile değil.
Yağmuru seviyor ama ıslanmaya cesareti yok. Elbisesi ıslanır.
Kediyi seviyorum diyen kadınların seni seviyorumları.
Öğlen saatlerinde uyanıp sabah programları izlerken sokakta aç ve sevgisiz büyüyen dünya güzellerinin yaşam mücadelesi verdiğinin farkında bile değil.
Kediyi seviyor ama ona anne olmaya cesareti yok. Koltukları tüy olur.
Papatyayı seviyorum diyen kadınların seni seviyorumları.
Akraba ziyaretine giderken otoban kenarında görüp acımasızca koparıp torpidonun üstüne koyduğu papatyanın toprağından, suyundan, evinden ayrıldığının hatta can verdiğinin farkında bile değil.
Papatyayı seviyor ama yaşatmaya vicdanı yok.
Sevmiş gibi yapanların dünyası burası. Sevmek için değil sevilmek için el üstünde tutulmak için sevmiş gibi yapanların dünyası.
Seni seviyorsa farkında değil. Birazda umurunda değil.
Sokakta beklemen, geceleri uyuyamaman, yağmurda ağlaman, şafak vaktine kadar sızlaman.
Hiçbirinin farkında değil belki de umurunda değil.
Koskoca bir yalan seni seviyorumlar.
ns 15.158.61.44da2