Sezen Aksu’nun dediği gibi ben sende tutuklu kaldım. Sana attığım her adımda, Zeus’un vekâletiyle atılan her okta tutukluk yaptım. Aramızdaki çelik duvarlardan yaralarına yaralar ekleyecek kurşunlar değil, şifa olacak papatyalar geçirmeye çalıştım. Sormadım tek bir beyaz kanadına papatyanın, üçer hece iki soruluk ankete feda etmedim hiçbir ak yaprağını. Çünkü onlar söyleyemezlerdi beni sevmeyi denediğini. Onlar saftı sadece sevmeyi ve sevmemeyi bilirlerdi. Sevememeyi asla. Benim sevgim çelik duvarları aşar sana papatya tarlaları sunar sandım. Yanıldım. Sevgim, seni de beni de tamamlar sandım. Ben yarım kaldım. Sevgim, Fethiye de otel yapılması için ateşe verilen bir orman gibi yanar sandım. Kül olan ben oldum. Daha ne kadar gider böyle bilmiyorum. Unutabilirim, silebilirim, kesebilirim fotoğraflarımızı, yanımda onu düşlediğin vakitleri hatırlayıp senden nefret bile edebilirim. Ama sevmekten asla vazgeçmem. Hani bir klişe var ya bilir misin? -“İki çocuğuyla gelsin yine gelsin.” En iyi kardeşim bilir, dünya güzeli kardeşim senden güzel olmasın sevgilim. Şimdi gelsen kucağında gözlerini senden almış kızın, yanında burnunu babasından almış oğlun yine severim. Yeter mi abi? Yeter mk benim sevgim hepinize yeter.
ns 15.158.61.6da2