O gece gökyüzünü izlerken kayan bir yıldıza takıldı kahverengi gözleri. Benim sevdiğimin gözleri ne yeşildi ne de mavi. Ama öyle bir kahverengiydi ki tanrının içine sığdırabildiklerini gördükçe tekrar şükrediyordum seni benim karşıma çıkaran yemekhanenin çatal bıçak seslerine. “Yıldıza bak bir dilek uğruna intihar ediyor benim için” dedi. Ona öyle değer verdim ki seyrettiği gökyüzünü sadece kendisinin sanıyordu. Belki on binlercesinin dilek tutup minnet ettiği yıldızı yalnızca kendisinin biliyordu. Öyleydi de. Kediler, çimler, denizler hatta okyanuslar onun için yaratılmıştı sanki. Papatyalar bile. Benim gökyüzümde kayan her yıldız onun nezdinde bırakıyordu kesilen bileklerini. Ufukta görünen her güneş onun yüzünü görmek için çıkıyordu yamaçlardan. Bulutların boşalttığı her su damlası onun dudaklarını ıslatmak için yarışıyordu amansızca. Ay’ı yerine bırakmazdı güneş gözleri kamaşmasaydı sevdiğimin parıldamasından. Benim gökyüzümdeki ayın ışığını kahverengi gözleri verirdi. Toprağımın suyunu gözyaşları. Oksijeni nefesi. O benim hem güneşim hem yıldızımdı. O benim tanrımdı.
13Please respect copyright.PENANAoP9DivhZr3
Özür dilerim tanrım.
ns 15.158.61.6da2